
Yeni Türkiye, 28 Mayıs’ta Başkanlık seçiminin ikinci turunda geleceğini belirledi. Aslına bakılırsa seçimin bir önceki ayağında gidişat belli olmuştu. Kış Geldi Piyasalara! başlıklı yazımda bu gidişatın anlamı hakkında düşüncelerimi samimi bir şekilde sizlerle paylaşmıştım. Yeni Türkiye, daha doğrusu seçmenlerin yaklaşık %52’si, doludizgin popülizmi ‘tercih‘ etti. Zamanında Arjantin ve Venezuella gibi ülkelerde halkın önemli bir kısmı da aynı yola sapmıştı. Arjantin ve Venezuella’nın hikayelerinin sonu iyi bitmedi. Yeni Türkiye’nin hikayesinin sonunun farklı olması için bir neden göremiyorum. Gelelim fasulyenin yararlarına. Türkiye’nin sosyolojik gerçeklerini ve popülist siyasetini belirleme gücüm yok. Dolayısıyla, benim açımdan belirleyebileceğim değişkenlere odaklanmak en rasyonel davranış olacak.
Yatırım ve tasarrufun önemi
Finansal özgürlük amacıyla tasarruf ve yatırıma başlayalı neredeyse dört yıl oldu. Bu zaman zarfında portföyümü sıfırdan yüz bin dolara yaklaştırdım. Bu miktar, finansal özgürlük için yeterli değil tabi. Ancak, önümüzdeki günlerde işler gerçekten çok kötü giderse benim için büyük bir emniyet sübabı olacak. O yüzden kafam nispeten rahat. Tasarruf ve yatırıma, finansal bağımsızlık yolculuğuna tam gaz devam edeceğim.
Ülke riskini anlamanın önemi
28 Ağustos 2019 tarihinde Enflasyon ve Para başlıklı yazımı yayınlamıştım. Aslında bu yazı bloğun ilk gerçek makalesiydi. Bu makalede popülizmin sonunun enflasyon ve sefalet olduğunu açıkça dile getirmiştim. Türkiye’nin popülizm illetinden muzdarip olduğunu da yazmıştım. Bu yüzden tasarruf ve yatırım konusunda hesabı, gerçek bir para birimiyle yani Dolarla yapacağımı ifade etmiştim. Bu yazıyı yazdığım gün TL/Dolar kuru, T.C. Merkez Bankası döviz alış kuruna göre 5,5398 idi. Yani kabaca bir Dolar 5 Lira 5 Kuruş’tu. Bugün ise resmi kur 20,06! Serbest piyasa kuru ise 21 TL! Yarın kaç tane kur olur, bu kurların değeri ne olur bilemem.
Çeşitlendirme ve yurtdışı piyasalara yatırım
Modern Portföy Teorisi, yatırımdan beklenen getiriyi çok fazla azaltmadan riski ciddi oranda düşürmenin mümkün olduğunu söylüyor. Bunun yolu portföyünüzü çeşitlendirmekten geçiyor. Ülke riskini de azaltmanın reçetesi aynı. Portföyünüzü, ülke riski taşımayan varlıklarla çeşitlendirmeniz gerekiyor. Türk halkı geleneksel olarak bunu fiziki altınla veya fiziki dövizle yapıyor. Günümüzde, yurtdışı piyasalara yatırım yaparak da ülke riskini azaltabilirsiniz. Benim tercihim bu yönde oldu.
Önümüzdeki günlerde nasıl bir strateji izlemeliyim?
Bu sorunun cevabını uzun süredir düşünüyorum. Hala bazı ayrıntılarda net değilim. Yine de düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım:
Borsa İstanbul
Borsa İstanbul’da işlem gören Türk şirketlerine uzun vadeli yatırım yapmalı mıyım? Bu soruyu şu şekilde kendime sordum: Arjantin, Venezuella veya Mısır borsalarında işlem gören şirketlere uzun vadeli yatırım yapar mıyım? Soruyu böyle sorunca kafamdaki cevap netleşti: Hayır. Peki bu ülke piyasalarından küçük yatırımcı para kazanamaz mı? Kazanabilir tabi ama yatırımdan çok spekülasyon yapmış olur. Kur riski alır. Yani birim risk başına beklenen reel getiri oranı pek parlak olmaz. Peki kısa ve orta vadeli yatırım yapılabilir mi? 2018’de olduğu gibi fiyatlar ABD Doları bazında tarihi dip seviyelere gelirse kurumsal şirketlerde belli bir miktar alım yapabilirim. Onun haricinde ekmeğimi yurtdışı piyasalarda aramayı düşünüyorum.
Eurobond
Bu yazıyı yazarken Türkiye’nin 5 yıllık CDS‘ine baktım: 679,1. Buna göre sermayenizin %40’ını geri alacağınız varsayımı altında önümüzdeki 5 yılda Türk Hazinesi’nin iflas riski %11,3. Hazır bakmışken Arjantin, Venezuella ve Mısır’a da baktım. Arjantin‘in CDS değeri 1.030,95. Kredi iflas riski %17,2. Venezuella‘nın CDS ve bu değerin ima ettiği iflas riski ise 72,150.2 ve %100. 🙂 Aynı değerler Mısır için 1,820.83 ve %30,35.
Sadece getiriye mi odaklanmalıyım?
İki seçim arasında finansal özgürlüğüne yeni ulaşmış bir arkadaşım benim toplam portföy büyüklüğünde bir meblağla Hazine Eurobondu aldı. Getiri oranı %10 ve üzeriydi. Fırsatı kaçırmak istemedi. Temel argümanı Türkiye’nin daha önce hiç temerrüde düşmemesiydi. En kötü senaryoda tekrar çalışmaya başlarım diye düşünüyordu. Gerçekten de sahip olduğu beceri seti ve deneyimiyle yeniden iş piyasasına rahatlıkla dönebilir. Bende benzer bir ikilemde kaldım. Zira Dolar bazında %10 getiri ve nakit akışı sağlayan tahvil portföyüne 120.000$ yatırsam 20-30 yıl boyunca ayda bin dolar geliri garantiliyorum. Üzerine emekli maaşımı da koyunca birkaç yıl sonra rahatlıkla iş piyasasından ayrılabilirim. Şu an %11 civarı getirisi var bu tahvillerin. Belki önümüzdeki günlerde bir kaç puan daha artacak.
Bununla birlikte, sadece getiriye odaklanmak ne kadar akıllıca olur? Türk Hazinesi ne kadar süre Dolar bazında %10-%11 faizle borçlanmaya devam edebilir? Aşağıdaki tabloda 2015 yılından bu yana Türkiye’nin yıl içi en düşük ve en yüksek CDS primleri var. Açıkça gördüğünüz üzere trendin eğimi pozitif. Mevcut politikalardan bir u-dönüşü olmazsa getiri oranları yükselmeye devam edecek gibi görünüyor. Bu durum, tahvilleri vade sonuna kadar tutarsanız ve Türk Hazinesi iflas etmezse sorun olmayabilir. Bana %10 yeter diyebilirsiniz. Öte yandan paraya ihtiyacınız olur ve satarsanız sermaye kaybı yaşarsınız. Örneğin benim mevcut Eurobond portföyümün getiri oranı ve nakit akışı %8. Tamamını bugün satsam bir miktar sermaye kaybı yaşarım. Gerçekleşen yıllık getiri oranım da %5-6’ya düşer.

Kaynak: www.worldgovernmentbonds.com
Peki ne yapmalıyım?
Herkesin şartları farklı. En kötü senaryo gerçek olursa aynı şartlarda iş piyasasına dönemem. Dolayısıyla, kaybımı telafi etme ihtimalim düşük. Bu yüzden portföyde gelir yaratmak için artık Eurobond yerine yüksek getirili ABD şirket tahvillerine yönelmeyi düşünüyorum. Daha önce deneme alımı yapmıştım. Geçtiğimiz hafta da 39 dolardan 70 tane daha HYUP ile ilk hacimli alımımı yaptım. Elimdeki pay miktarı 102’ye çıktı. Böylece aylık 27 Dolar’lık bir nakit akışı yarattım. HYUP‘un yıllık kar payı dağıtım oranı ise şuan %7,4. Tabi getiri oranı %10-11’den epey düşük ama riski de öyle.
Sonuç olarak
Seçim belirsizliği ortadan kalktı. Bununla birlikte, pozitif bir Türkiye hikayesi bana göre ortada yok. Muhtemelen Türkiye tarihinde daha önce görülmemiş bir derecede uygulanan seçim ekonomisinin faturasını ödeme zamanı geldi. Zaten bu senaryoyu baz alarak seçim öncesinde tedbir almıştım. Borsa İstanbul’dan çıkmış, Eurobond portföyümü küçültmüştüm. Önümüzdeki dönemde ise yatırım konusunda ağırlığı yurtdışına vermeye devam edeceğim. Artık nakit akışı için tercihim yüksek getirili ABD şirket tahvili fonları olacak. Mevcut Eurobond‘larımı şimdilik elde tutmaya devam edeceğim. Ancak, CDS’te ciddi bir düşüş olursa bunu bir satış fırsatı olarak kullanmayı planlıyorum.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere sağlıcakla kalın.
Okuyucularıma Not
Pinti Değil Tutumluyum’a ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu bloğu ayakta tutabilmek ve masraflarını karşılayabilmek için bağlı linkler kullanmaya karar verdim. Eğer burada yazdıklarımın size bir değer kattığını düşünüyorsanız, aşağıdaki linklere tıklayarak bana destek olabilirsiniz.
Ya da doğrudan bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz: Buy Me a Coffee
Interactive Brokers ile 33 ülkede yer alan 135 piyasaya 23 farklı para birimi kullanarak erişebilirsiniz. Hisse senedi, tahvil, opsiyon, futures, FX ve fon işlemlerinizi çok düşük maliyetle yapabilirsiniz. Interactive Brokers hesabınıza para transferini Türkiye’de ki Türk Lirası hesabınızdan EFT yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Interactive Brokers hesabı açın.

qyld veya arr su durumda aylik gelir icin uygun olabilir mi acaba?
ben bir suredir kullanıyorum. bana iyi gibi geliyor
Merhabalar;
Bahsettiğiniz ETF’lerden ilki covered call stratejisi üzerine kurulu gözüküyor. Opsiyon sözleşmeleri ve türev ürünlerin getirileri daha yüksek olabilir. Ama yüksek getiri yüksek riski de beraberinde getirir. Ne kadar risk alacağınıza karar vermek size kalmış. Diğer ETF ise sanırım bir REIT. Gayrimenkul sektörü FED’in faiz politikasından çok etkileniyor. Kar payı dağıtımı yüksek olsa da kısa vadeli yatırım yapmayı düşünüyorsanız fiyatında dalgalanma toplam getiri oranını düşürebilir. Selamlar.
Sizin için hayırlısı olsun. Yurtdışı piyasadan aldığınız temettülerin vergisi konusunda bir konusunda var mı? Bu konudaki en büyük çekincem bu. Teşekkürler şimdiden.
Merhaba Özgür Bey;
Bu konuları zamanında araştırdım. Nasıl vergiden kaçınılabileceği konusunda epey bir yazım da var. Sevgiler.
Merhaba, shorting TRY (long USD/TRY) hakkında ne düşünüyorsunuz? Hisse senetlerinde tahmin edilebilir bir durum yaşandığında, market onun tahmin edildiğini göz önünde bulundurarak hareket ediyor. Peki Forex’te karşınıza doğrudan TRY’yi aldığınız için, hükümetin ekonomik politikalarından vazgeçmediği varsayıldığında, bu tahmin edilebilirlik avantaja çevrilemez mi?
Merhaba Taylan Bey;
Foreks piyasası ile ilgilenmiyorum açıkçası. Uzun vadede Türk Lirası’nın yönü belli ancak kısa vadede kurların yönünü tahmin etmenin imkansıza yakın olduğunu düşünüyorum. Selamlar.
Bilgilendirici yazilariniz icin cok tesekkurler. Eger Turk Eurobond’larindan tek ulke riski diye cikiyorsaniz, VWOB veya PCY veya diger Sovereign (Emerging market) US Dolar dominated debt ETFlerine bir bakin. ABD’nin enflasyonu kontrol edemeyip faizleri daha artirma riski var ama o risk ABD sirket tahvillerinde de var.
Rica ederim Ali Bey. İlave önerileriniz içinde teşekkür ederim. Güzel alternatifler. HYUP’un yönetim gideri oranı VWOB ile aynı ama nakit dağıtım oranı çok daha yüksek. Netice itibarıyla nakit akışı için alıyorum. Eğer ABD yönetimi enflasyonu kontrol edemezse, artan faizler gelişmekte olan ülkelerin borçlanma maliyetini de artırır. Sonuçta ABD küresel ekonominin temel sütunu. Bu gerekçelerle şimdilik HYUP’a devam edeceğim. Selamlar.