
Gelir düzeyi, bir bordro mahkumunun yaşam standardını belirleyen ana değişken. Çok az sayıda şanslı insana anadan babadan anlamlı bir servet kalıyor. Maalesef, finansal bağımsızlık yolculuğunda da gelir düzeyi belirleyici. Hızlı bir şekilde finansal bağımsızlığa ulaşmanın yolu yüksek bir tasarruf oranı tutturmaktan geçiyor. Bunu başarabilmek için de harcanabilir gelir düzeyinizin yüksek olması lazım. Aksi takdirde maaşınızın büyük bir kısmını hayatta kalmak için harcamak zorundasınız. Örneğin, birkaç yıl önce gelirimin önemli bir kısmını tasarruf edebiliyordum. Doğrusu bu sene bunu yapmakta zorlanıyorum. Nedenini tahmin etmek zor değil. Türk Lirası’nın alım gücü eridikçe reel gelirim azalıyor. 2021 yılı başı zamlı maaşım ile 2022 yılı başı zamlı maaşım arasında dolar cinsinden %35 düşüş var. Üstelik bu sadece son bir yıldaki kayıp…
Gelir düzeyi ve içinde yaşadığınız dünya
Son birkaç gündür fırsat buldukça “Factfulness: Ten Reasons We’re Wrong About the World and Why Things Are Better Than You Think” adlı kitabı okuyorum. Kitabın ismini Türkiçe’ye şöyle çevirebilirim: “Gerçekler: Dünya Hakkında Yanılmamızın 10 Nedeni ve İşlerin Sizin Düşündüğünüzden Daha İyi Olmasının Sebebi“. Ufuk açıcı bir kitap. Özetle, kitabın yazarı son 50 yılda insan türünün büyük bir ilerleme kaydettiğini söylüyor. Ağaçlara değil ormana bakmamız gerektiğini ima ediyor. Bunu yaparken istatistiklerden ve basit grafiklerden yararlanıyor. Çoğumuzun zaman zaman hissettiği dünyada herşeyin kötüye gittiği düşüncesinin kısmen beynimizin işleyişinden kaynaklandığını ileri sürüyor. Yani evrimsel süreçte bize avantaj sağlayan beynimizin, modern dünyada bizi yanıltabileceğini vurguluyor. Türkçeye çevrilmemiş olabilir. İngilizceniz iyiyse okumanızı tavsiye ederim. Dünya’ya daha nesnel bakmanızı sağlıyor.
Yaşanılan dünya

Kitabın ilgimi çeken yerlerinden biri birbirinden coğrafi, kültürel ve inanç olarak çok farklı 12 ülkede aynı gelir düzeyine sahip ailelerin yatak odalarının fotoğrafı oldu. Hemen hepsi benzer döşenmiş benzer bir çift kişilik yatak içeriyor. Aynı şeyi ocaklar ve tuvaletler için de söyleyebiliriz. Yani aslında yaklaşık 8 milyarlık insan toplumunun gündelik yaşamını belirleyen şeyin hangi gelir grubunda olduğu diyor yazar. Hangi ülkede yaşadığınızın, dinin, kültürün vb. şeylerin pek bir hükmü yok. Nitekim küresel olarak yoksullukla mücadele için kurulmuş olan Dünya Bankası’da insan toplumlarını gelire göre sınıflandırıyor.


Kitapta ise dört farklı gelir düzeyi tanımlanmış: Günlük (1) 2 doların altında olanlar, (2) 2 ile 8 dolar arasında olanlar, (3) 8 ile 32 dolar arasında olanlar ve (4) 32 dolardan yüksek olanlar. 2017 yılı itibarıyla birinci düzeyde yaşayanların yaklaşık nüfusu 1 milyar. Benzer şekilde dördüncü düzeyde yaşayan yüksek gelirli insan nüfusu da kabaca o kadar. Geriye kalan 5 milyardan fazla insan bu iki ucun arasında yaşıyor. 3 milyarı ikinci düzeyde ve iki milyarı da üçüncü düzeyde.
Aynı ülke farklı hayatlar
Dünya Bankası ülkeleri kişi başına düşen gelire göre sınıflandırıyor. Örneğin Türkiye 2019 yılı verilerine göre 9.690 dolarla yüksek orta gelir sınıfına denk geliyor. Gerçi 2021 yılı sonu itibarıyla bu ortalama değer de bayağı düştü… Neyse, bu ortalama gelir düzeyi de yanıltıcı olabilir. Çünkü bazılarımız bu ortalamanın çok üzerinde gelire sahipken bazılarımız da bu ortalamanın çok altında kalıyor. Yani aslında hepimiz gelir düzeyimize göre ayrı dünyalarda yaşıyoruz. Örneğin ben şu anki gelirimle üçüncü düzeydeyim. Birkaç yıl öncesine kadar ise dördüncü düzeyde yaşıyordum. Yani şanslı bir milyarlık azınlık arasındaydım.
Sonuç olarak

Türkiye’de işler kötü gidebilir. Ancak, bir bütün olarak dünya daha iyiye gidiyor. Ortalama bir vatandaşın seçim sandığı dışında gidişatı etkileme imkanı yok. Ancak, bireysel düzeyde yine de hayatımızı olumlu yönde değiştirme şansımız var. Özellikle, yaşı genç arkadaşlarımızın tasarruf ve yatırım kadar gelirlerini artırmaya kafa yormalarının daha iyi olacağını düşünüyorum. Bu kapsamda, dünyada geçer akçe olan bilgi ve becerileri edinmeleri gerekiyor. Bu donanıma sahip olanların da yerel değil küresel düşünmelerini tavsiye ediyorum. Bu gezegende 200’den fazla ülke var. Hayata ise bir kere geliyoruz. Vasatların arasında insan yapımı bir sefalete katlanmanızın kimseye bir yararı yok.
Beğendiğiniz yazıları sosyal medyada paylaşmayı unutmayın lütfen. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere sağlıcakla kalın.
Okuyucularıma Not
Pinti Değil Tutumluyum’a ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu bloğu ayakta tutabilmek ve masraflarını karşılayabilmek için bağlı linkler kullanmaya karar verdim. Eğer burada yazdıklarımın size bir değer kattığını düşünüyorsanız, aşağıdaki linklere tıklayarak bana destek olabilirsiniz.
Ya da doğrudan bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz: Buy Me a Coffee
Wise (eski adıyla TransferWise) hesabı ile yurtdışı aracı kurumlara düşük maliyetli para transferi yapmak için: Wise hesabı açın.
Interactive Brokers ile 33 ülkede yer alan 135 piyasaya 23 farklı para birimi kullanarak erişebilirsiniz. Hisse senedi, tahvil, opsiyon, futures, FX ve fon işlemlerinizi çok düşük maliyetle yapabilirsiniz. Interactive Brokers hesabınıza para transferini Türkiye’de ki Türk Lirası hesabınızdan EFT yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Interactive Brokers hesabı açın.

Çok teşekkürler.
Çok teşekkürler. Eksik olmayın
Bay tutumlu öncelikle yazı için teşekkürler. TL nin alım gücünün düşmesiyle birlikte TL bazda çok yüksek geliriniz yok ise, TL kazanmanın hiç bir mantığı kalmadı. Bu durumun yaşanacağını yıllar öncesinde öngören meslektaşlarım yurtdışına göçtüler. Yurtdışına göçen meslekdaşlarımın gelir düzeyleri şu aralar Benim gelirimin ortalama min.3 katına çıkmış durumda. Bu durum son dönemde biz beyaz yakalılar için çok yıpratıcı ve motivasyon bozucu bir hal aldı.