3 Yılda Finansal Bağımsızlık Yolunda Öğrendiklerim

3 Yılda Finansal Bağımsızlık Yolunda Öğrendiklerim

3 Yılda finansal bağımsızlık yolunda neler öğrendim? Evet, finansal özgürlük yolculuğunda yaklaşık 3 yıl geçti bile. Sıfırdan yılda kabaca 2.500 dolar nakit akışı sağlayan 60 bin doların üzerinde bir portföy büyüklüğüne ulaştım. Rakamlardan daha da önemlisi bu yolculukta kişisel finans, tasarruf ve yatırımla ilgili pek çok şey öğrendim. Bilginin bir sürü çeşidi vardır. Örneğin kitaplardan kodlanmış (yazıya dökülmüş) bilgi edinebiliyoruz. Ancak birde “tacit knowledge” denilen yazıya aktarılamayan ve ancak yaparak öğrenilen bilgi türü var. Bir ekonomist olarak ortalama birine göre çok fazla teorik bilgim vardı. Ancak, pratik deneyimim sınırlıydı. Son üç yılda yatırım pratiğinde de ciddi bir deneyim elde ettim. Bakalım son 3 yılda öğrendiğim önemli şeyler neler?

Fail fast learn fast

Fail fast learn fasthızlı bir şekilde başarısız ol ve hızlı bir şekilde başarısızlıklarından öğren anlamına geliyor. Günümüzün iş dünyasında başarının anahtarı bu slogan. Elon Musk’ın SpaceX’inden diğer Silikon Vadisi girişimlerine kadar radikal innovasyon hedefleyenlerin benimsediği bir yaklaşım bu. Finansal özgürlük maceramda da bu stratejiyi uygulamaya çalışıyorum. Tabi 20 yıldır bordro mahkumu olarak yaşadıktan sonra risk alıp zarar etmeyi göze almak psikolojik açıdan kolay değil. Ancak, son 3 yılda yaşadıklarıma dayanarak bazı şeyleri keşke daha önce yapsaymışım diyorum. Tabi aldığınız riskin makul ve telafi edilebilir olması kaydıyla. 🙂 Çünkü yatırım yapmayı öğrenmek de bisiklet sürmek gibi. İyice öğreninceye kadar defalarca bisikletten düşeceksiniz. Öğrenene kadar kontrollü bir çevrede pratik yapın, hemen yokuş aşağı anayolda bisiklet sürmeye kalkmayın…

Aç gözlü olmayın

Açgözlülük ve hırs sağlıklı ve rasyonel kararlar almanızı engelliyor. Finansal özgürlük yolculuğu bir sürat yarışı değil bir maraton. Aynı tempoda 10-15 yıl koşmayı göze almanız gerekiyor. Yüksek bir tasarruf oranı tutturup, düzenli olarak yatırım yapma disiplini gerekiyor. Gerek Borsa İstanbul’da gerek yurtdışı piyasalarda yakaladığımdan çok daha fazla fırsatı kaçırdım. Sabırsızlık, açgözlülük ve geride kalma korkusu bu hatalarımda önemli rol oynadı. Ama artık eskisi kadar keşke demiyorum. Çünkü belirsizlik ve risk bu işin doğasında var. Her fırsatı yakalamak ölümlü insanların yapabileceği bir şey değil. Hele bu fırsatları borç ve kaldıraçla yakalamaya kalkmayın sakın. Uzun yıllar önce bunu denemiş ve başarısız olmuş biri olarak söylüyorum. 🙂

Warren Buffet olmanıza gerek yok

Sosyal medyada baktığımda da pek çok bordro mahkumunun aktif birer profesyonel yatırımcı olmaya çalıştığını görüyorum. Hatta çoğu zaman Warren Buffet gibi kalburüstü bir yatırımcı olmaya çalışıyorlar. Bunda esasen bir yanlışlık yok. Yeni şeyler öğrenmek benimde çok hoşuma gidiyor. Çıta yükseğe de konabilir. Ancak, biraz gerçekçi olmak lazım. Her bordro mahkumu iş veya özel hayatından zaman çalarak bir Peter Lynch veya Warren Buffet haline gelemez. Zeki, iyi eğitimli ve yatırım dünyasında tam zamanlı çalışan Wall Street profesyonellerinin büyük bir kısmı da bunu başaramıyor. Kaldı ki amacınız sadece finansal bağımsızlıksa böyle bir çabaya gerek de yok.

Ülke riski önemli

İki hafta önceki yazımda an itibarıyla coğrafya kaderdir klişesi doğru gözüküyor tespitinde bulunmuştum. Maalesef az gelişmiş bir ülkede yaşıyoruz. Keşke böyle olmasaydı. Keşke Ülkemiz yüksek eğitim seviyesine sahip, iyi işleyen kurumları olan, demokratik, kalkınmış bir hukuk devleti olsaydı. Ama olmadı, olamıyor ve benim kalan ömrüm süresince olmayacak. Bu ne anlama geliyor: kötü yönetim, enflasyon ve Türk Lirası’nın değer kaybı. Bloğun ilk yazısından itibaren bu olguları defalarca dile getirdim. Bu nedenle hesabımı kitabımı dolarla yapıyorum ve dolar cinsinden nakit akışı sağlayacak yatırımlar yapıyorum. Stratejimi ülke riskini azaltmak için ağırlıklı olarak yurtdışı piyasalara yatırım yapmak olarak özetleyebilirim. Maalesef son 3 yılda yaşananlar bu konudaki düşüncelerimi sürekli teyit etti. Bu kapsamda yurtdışına nasıl yatırım yapılır, hangi aracı kurum benim işimi görür ve yurtdışına nasıl ucuza para gönderip alabilirim sorularının cevabını da öğrendim. Yola çıktığımda bu soruların cevabını bilmiyordum.

Pasif endeks yatırımı ile basit düşünün

Modern Portföy Teorisi, Etkin Piyasa Hipotezi ve John Boggle ve Pasif Endeks Yatırımı Felsefesi başlıklı yazılarımda uzun dönemde piyasanın ortalama getirisini aşmanın çok zor olduğunu açıklamıştım. Öyle ki, 15-20 yıllık bir zaman zarfında S&P 500’ün ortalama yıllık getiri oranını aşabilen yatırımcı sayısı %1’i bulmuyor. Kendi portföyümden örnek vereyim. Aşağıdaki grafikte 2020 yılı başından itibaren Eurobond harici portföyümün (yaklaşık %60’ı) S&P 500’e karşı performansını görüyorsunuz. Yahoo Finance‘dan takip ediyorum ve grafiği de oradan aldım. Pembe renkli çizgi benim portföy. İçinde Borsa İstanbul hisse senetleri, S&P 500 ETF’leri, gelişmekte olan ülke hisse senetleri ETF’leri ve tahvil ETF’leri var.

Portföy'ün S&P500'e karşı performansı -21/05/2021
Portföy’ün S&P500’e karşı performansı -21/05/2021
Not: 2020 yılı başından itibaren ve Eurobond’lar hariç.

Damat, ekonomi yönetimini Naci Ağbal ve Lütfü Elvan’a bıraktığında Türk Lirası’ndaki değerlenme ve borsadaki artış ile bir dönem S&P 500’ün çok üzerinde getiri sağladım. Ancak, bu lale devri tabi ki uzun sürmedi. Bir gece yarısı kararnamesi ile Naci Ağbal T.C. Merkez Bankası Başkanlığı görevinden alınınca benim portföyde Türk Lirası ile birlikte çakıldı. 🙂 Son haftalardaki düzelmeyi ise Borsa İstanbul portföyümün yarısını oluşturan Tüpraş’ın fiyatının biraz hareketlenmesine borçluyum. Özetle, bu kadar çabaya karşın S&P 500’ü getiri performansını henüz yakalayamadım. Yakalasam bile bu performansı 15-20 yıl boyunca sürdürebileceğim de çok şüpheli. Ben aştım, önümüzdeki 20 yılda da aşarım diyen arkadaşlara da başarılar diliyorum.

Vergi mevzuatına hakim olun

Zenginleri fakirlerden ayıran en önemli özelliklerden bir tanesi de zenginlerin vergi vermemesi. 🙂 Evet zenginler zihinsel kapasitelerinin önemli bir bölümünü vergiden kaçınma yollarını keşfedip uygulamaya harcıyorlar. Fakirler ise kısa yoldan zengin olma yolları keşfetmeye… Halihazırda Türkiye’de vergi sisteminin son derece adaletsiz olduğunu düşünüyorum. Sanki fakir fakir kalsın, bir kast sistemi oluşsun diye bilerek tasarlanmış gibi… Doğal olarak bende bloğun ilk yazılarından itibaren vergi giderini minimize etmeye odaklandım. Son 3 yılda da, düzenli okuyucularımın takip ettiği gibi, yurtiçi ve yurtdışı yatırım kapsamında vergi giderlerini minimize etmenin farklı yollarını keşfettim. 🙂 Bu konuda çalışmaya da devam edeceğim.

Anlık borsa takibini bırakın

Faydasız olduğunu bildiğim yine de yapmaktan kendimi alıkoyamadığım bir hastalıkta sürekli portföyün durumuna bakmak. 🙁 Sanki bugünden yarına yatırdığım 3 kuruşla zengin olacağım. Akıllı telefonlarda bu konuda yardımcı olmuyor. Herşeyin elinizin altında olması da bazen iyi değil. Neyse, al-satçılığın uzun dönemde başarısız bir strateji olduğuna inandığım için uzun dönemli yatırım yapıyorum. Örneğin Borsa İstanbul portföyümde yer alan Arçeliği 3 yıl önce almaya başladım. Dolayısıyla, gündelik fiyat değişimleri bir anlam ifade etmiyor. Ama psikolojimi dalgalandırıyor. Bunun saçma olduğunu bilmeme rağmen… Üstelik bu yanlış kararlar vermeme de sebep olabiliyor. Pinti Değil Tutumluyum bu konuda bana biraz yardımcı oluyor. Kafamı meşgul ediyor. Yine de üzerinde biraz daha çalışmam lazım.

Sonuç olarak

Bana göre öğrenme eğrisinde hızlıca hareket etmek önemli. Hata yapmak da öğrenme sürecinin bir parçası. Yani hata yapmaktan korkmamak lazım. Yatırım ise sabır işi. Uzun vadede az eylem çok getiri sağlar diye düşünüyorum. Kısa yoldan voleyi vurmak ise çok şanslı değilseniz mümkün değil. Bunun yerine enerjinizi ve zamanınızı kontrol edebileceğiniz değişkenlere (tasarruf, vergi mevzuatı gibi) harcamanız çok daha faydalı olur diye düşünüyorum.

Bu aralar elimde olmayan nedenlerle bloğa fazla zaman ayıramıyorum. Sanırım bir süre daha böyle olacak. Kusura bakmayın.

Sevgiler;

Okuyucularıma Not

Pinti Değil Tutumluyum’a ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu bloğu ayakta tutabilmek ve masraflarını karşılayabilmek için bağlı linkler kullanmaya karar verdim. Eğer burada yazdıklarımın size bir değer kattığını düşünüyorsanız, aşağıdaki linklere tıklayarak bana destek olabilirsiniz.

Ya da doğrudan bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz: Buy Me a Coffee

Wise (eski adıyla TransferWise) hesabı ile yurtdışı aracı kurumlara düşük maliyetli para transferi yapmak için: Wise hesabı açın.

Interactive Brokers ile 33 ülkede yer alan 135 piyasaya 23 farklı para birimi kullanarak erişebilirsiniz. Hisse senedi, tahvil, opsiyon, futures, FX ve fon işlemlerinizi çok düşük maliyetle yapabilirsiniz. Interactive Brokers hesabınıza para transferini Türkiye’de ki Türk Lirası hesabınızdan EFT yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Interactive Brokers hesabı açın.

Digiprove sealCopyright secured by Digiprove © 2021 Pintidegiltutumluyum

26 thoughts on “3 Yılda Finansal Bağımsızlık Yolunda Öğrendiklerim

  1. Hepimiz aynıyız aslında ve finasal ögür olmaya çalışıp kölelil hayatını bitirmeye çalışıyoruz:) Ben artık abd borsasında düşüş bekliyorum bir türlü olmuyor ama 🙂 lafı dolandırıp yine piyasaları etkilemden açıklamalar yapıyorlar ama işin geçeği abd enflasyonu fiyatlaması gerek diye düşünüyorum zaten çok çıkan aşırı alımda olduğunu düşünüyorum nasdaq ın mesela.. şimdi ben de portföyüm zarar görmesin düşerse ben de düşmeyeyim diye hegde etmek istirorum.. nasıl yaparım bunu abd tarafında.. TR borsa da endeks shortu açıyorum ki orayada açıcam çıkacağını sanmıyorum:) abd tarafında sp short mu, vix eft diye okudum olabilir mi, dxy eft si olur mu mesela .. sizin düşünceniz nedir hangi şekilde endeks düşerken kazanırım 🙂 teşekkürler..

    1. Merhaba;

      Ben ABD’de ki düşüşü 3 yıldır bekliyorum. 🙂 Ama piyasa ve dünya benimle aynı fikirde değilmiş. Bir düşüş ve düzeltme olacaktır ama zamanını bilmek mümkün değil. Genellikle piyasanın içinde olmak piyasa zamanlaması yapmaktan daha iyi olduğu söylenir. Bence de bu doğru. Peki düşüş olduğunda ne olacak. Ben aktif olarak hedge yapmıyorum. Geleneksel olarak ABD tahvilleri ile ABD hisse senetleri ters korrelasyona sahiptir. Portföyü bu iki kalemden oluşturursak hisse senetleri fiyatları düştüğünde tahviller değerlenecektir. Dolayısıyla tahvil satıp ucuzlayan hisse senetlerini almayı planlıyorum. Buna portföyü yeniden dengeleme deniyor. Tabi terside doğru. Bu ilişki zamanla değişebilir. Değişirse de yapacak bir şey yok. Nakitle alım yapmaya devam edeceğim. İlke olarak mümkün olduğunca pasif bir yatırım stratejisi izliyorum. Son 3-4 ayda işlem sayım ayda iki. Selamlar.

  2. Çok beğenerek okuyorum yazılarınızı , size göre çok yeni bir arkadaşınız olarak yurtiçi ve yurtdışı vergi giderlerini nasıl minimize edebilirim, teşekkürler

  3. Merhaba,

    Çok güzel bir yazı elinize sağlık.

    Yazıda keşke daha önce yapsaydım dedikleriniz ve vergi giderlerini minimize etmenin yolları konularını detaylandırmamışsınız.
    Buraları biraz açmanız mümkün müdür?

    1. Teşekkür ederim Onur Bey. Keşke daha önce Eurobond, uluslararası piyasalara yatırım işine girseymişim diyorum. 🙂 Vergi minimizsayonu konusu uzun ve bu konuyla ile ilgili epey bir yazım var. Ersan Beyin yorumunun altına epey bir link ekledim. O linklerin üzerine bir link daha ekleyeyim. Selamlar.

      Gölge ETF ile Portföyü Yeniden Dengeleme

    1. Merhaba Metin Bey;

      Nasdaq ağırlıklı olarak teknoloji hisseleri içeriyor. Yani ekonominin genelini temsil etmiyor. Belli bir dönem çok iyi bir performans sergileyebilir. Ancak 20-30 yıllık yatırım perspektifinde sektör seçimi yapmak riskli. Yani Nasadaq!a yatırım yaparak daha yüksek risk ve ödül alıyorsunuz. Selamlar.

  4. Teşekkürler. Yatırım stratejilerinin yanı sıra, bizlerle biraz da öğrenmek için kullandığınız kaynakları paylaşırsanız çok makbule geçer. Zira herkes sizin gibi ekonomi kökenli ve teoriye hakim olarak başlamıyor bu işe. Kapatmamız gereken eksikler var 🙂 Vaktiniz için tekrar teşekkürler.

  5. Merhaba,

    Bence genç yaşlarda anlaşılmayan; insanı zengin eden çok para kazanmak değil, tasarruf etmek..
    Sitenizi sürekli ilgi ile izliyorum, bordrolu çalışan olarak performansınız bence gayet iyi…ben alaylıyım, sizin kadar çok bilgim olsaydı şimdiye kadar yaptıklarımı da yapamazdım… 😉 çünkü korkardım, her zaman kredi ile iş yaptım, “elin taşı ile, elin kuşunu vurmak” denilebilir yaptığıma…her zaman para biriktirdim, 8 -10 yıl öncesine kadar hep TL ve yurt içi gayrimenkul, daha sonra sadece eurobond ve yurtdışında gayrimenkul…coğrafyamızda yaşadıklarımız ileriye yönelik olarak güven vermiyor, maddi ve manevi sermayeler eriyor veya ülke değiştiriyor… iyi olacak..

    Teşekkür ve selamlarımla,

    1. Tecrübe önemli tabi. 🙂 Benim bu işlere geç başlamamın bir sebebi de belki dediğiniz gibi biraz fazla bilgi sahibi olmak olabilir. Zira, riskleri daha fazla farkında olunca harekete geçmekte zor oluyor. İlginiz içinde ve tecrübenizi paylaştığınız içinde çok teşekkür ediyorum.

  6. Merhaba Baytutumlu,
    Yatırım yapma konusunda geriye dönüp baktığımda bilinçli olarak bu konu üzerinde durmaya başladığım 29 ekimden beri 7 ayı devirmişim 🙃 daha çok yeniyim.Okuduğum yerli ve yabancı kitaplar, internet siteleri, blogların yanında daha ilk günlerde şans eseri sizin blogunuzu bulmuştum. Şans tesadüf ya da her ne denirse densin blogunuzu okumaya başladığım için şanslı olduğumu düşünüyorum. Sayenizde yurtdışı yatırımı konusunda çok şey öğrendim. Yakınımda olan ve düşünce tarzı benim gibi olduğunu düşündüğüm insanlara da konu açıldığında ilk önerdiğim veya linkini attığım blog sizin blogunuz. Tekrar emekleriniz için teşekkür ediyorum bol kazançlar olsun…

    1. Çok teşekkür ederim Çağlar Bey. 🙂 Sizlerden gelen olumlu geri dönüşler ana motivasyon kaynağım. Bol kazançlar diliyorum.

  7. Merhaba,
    Paylaşımınız için çok teşekkürler, çok güzel anlatmışsınız, bir sorum olacak
    Webull ve Tdameriteade ye Türkiyeden para gönderimi için önerdiğiniz ekonomik yöntem nedir acaba? Cevabınız için şimdiden teşekkürler

    1. Rica ederim. Wise hesabı açıp, ACH sistemi ile para transferi swifte göre daha uygun gözüküyor. Selamlar.

  8. Merhabalar:) tesadüfen eurobondların risklerini araştırırken size ulaştım.Keşke daha önce keşfetmiş olsaydım.Yatırım hakkında hiç bilgim yoktu 6 ay öncesine kadar yeni yeni birşeyler yapmaya mevcut paramı çoğaltmaya çalışıyorum.Çok başarılı olduğum söylenemez ama sizin de dediğiniz gibi hata yaparak öğreniyorum.. Merak ettiğim şey Eurobond’lar da temmerrüt riski nedir? Ülkemiz mevcut şartlarında yeni girişler yapılabilir mi yoksa çıkma zamanı mı hiç kafam basmadı..Cevap verirseniz mutlu olurum, teşekkürler…

    1. Teşekkür ederim Cevahir Bey. Bloğun faydalı olması beni mutlu ediyor. Eurobondların temerrüt riskiyle ilgili olarak bir yazı yazmıştım. Aşağıdaki yazıya bir göz atın.

      Kredi Riski ve Eurobond Portföyüm

      Orada bir CDS linkine bakarak ülkemizin Eurobondlarının güncel iflas riskini de öğrenebilirsiniz. Kolaygelsin.

  9. ben henüz 1 sene 6 ay oldu. ben portföyüme daha riskli varlıkları aldım. abd piyasasında büyüme odaklı yatırım yapmaya çalışıyorum. eurobond kupon getirisi cazip olsa bile zaman içerisinde doların alım gücü düşmesiyle kupon gelirleriniz anlamını yitirebilir. Bence sepette %20 den fazla eurobond olmamalı. benim portföyüm altın,dolar ve abd hisse senetlerinde oluşuyor.

    1. Merhaba Murat Bey;

      Her yatırımcının risk-ödül tercihi farklı tabi. Benim için kafamın rahat olması da önemli. ABD enflasyonu %7’yi aşmadıkça Eurobondtan reel kaybım olmaz. Çünkü uygun fiyat ve getiri oranlarından aldım. İdeal portföyümde de Eurobond ağırlığını %15 olarak planladım. Ancak, şu an %40 civarında. Yeni alım yapmıyorum. Portföy büyüdükçe Eurobond’un payı küçülmesini arzuluyorum. Selamlar.

  10. Merhaba,

    Yurtdışı yatırımı benim de uzun süredir aklımda olan bir konu. Bunu kısa dönemden ziyade emeklilik fonu gibi düşünüyorum. Hali hazırda yatırımlarım TL bazlı olduğu için, şu anda dolara dönüp yatırım yapmak uzun vadede kurun normalleşmesi durumunda (3-5 Yıl) oluşacak karı eritecek diye düşünüyorum. Bu konuda yorumunuz varsa duymak isterim.

    Site yurtdışı yatırımları konusunda rehber niteliğinde bu arada elinize sağlık.

    1. Merhaba Yılmaz Bey;

      İlginiz ve beğeniniz için teşekkür ederim. Sorunuzla ilgili olarak düşüncelerim şu şekilde: eğer orta ve uzun vadede TL değerlenirse de bence sorun olmaz. Çünkü TL varlıklarım da var. Borsa İstanbul’da hisse senetlerim var. Onlar da hem TL bazında hem de dolar bazında çok değerlenir böyle bir durumda. Kar payları da TL cinsinden. Keza Eurobond portföyümde dolar bazında değerlenerek TL’deki değerlenmeyi kompanse eder. Zira TL’nin değerlendiği bir ortamda CDS düşer, Eurobondlar değerlenir. Ayrıca, Türkiye’de yaşadığım için evim de değerlenir. Son olarak, 15 küsur yıl sonra alacağım emekli maaşım da TL cinsinden. 🙂 Varlıklarınızı iyi çeşitlendirdiyseniz TL’nin değerlenmesi bir sorun teşkil etmez. Hatta tercih ederim. Daha çok dolar alırım. Dolar cinsinden varlıklarımı artırırım. Emekli olunca Türkiye’den çok daha ucuz ülkelerde 2-3 ay yaşarım. Selamlar.

  11. çok güzel yazılarınız yol gösterici, sitenizin düzeni yazılar her şey mükemmel olmuş reklam almaya da başlarsınız inş kısa zaman içinde

    1. Teşekkürler Mehmet Bey. Şu an reklam almayı düşünmüyorum. Ama destek olmak isterseniz sitedeki linkleri kullanarak Wise hesabı açabilirsiniz. Selamlar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top