
- by Bay Tutumlu
Maliyet hesabı yöntemleri nelerdir sorusunun cevabını aramaya son yazımda başlamıştım. Bu kapsamda, kuralların Türkiye’ye göre çok daha açık, net tanımlandığı ve oturmuş olduğu ABD örneğini incelemiştim. Bizim ülkemizdeki düzenlemelerin de benzer olabileceği mantığını yürütmüştüm. Çünkü bürokratlar her alanda yurtdışı uygulamalara bakarak mevzuat hazırlıyor. 🙂 Tahminimde yanılmamışım gibi duruyor. Stopaj sisteminin getirilmesinden önce Borsa İstanbul’da da hisse senetlerinin alım satımı sonucu oluşan değer artış kazançları vergilendiriliyordu. İnternette yaptığım araştırmada o dönemde vergi matrahının belirlenmesi amacıyla maliyet hesaplanırken ilk giren ilk çıkar (first in first out, FIFO), son giren ilk çıkar (last in first out, LIFO) ve ortalama maliyet yöntemlerinin yatırımcının insiyatifine bırakılarak uygulandığı sonucuna vardım. 2006 yılındaki stopaj uygulamasından sonra ise bu konuda neredeyse hiçbir şey bulamadım internette. Stopaj uygulaması böyle çetrefilli işlerden doğan sıkıntıları vergi memurları ve yatırımcılar açısından azaltmış görünüyor. Birde Amerikalılar akıl edebilse böyle uygulamaları. 🙂
232 seri nolu gelir vergisi genel tebliği
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 56’nci maddesi değer artış kazancına yönelik hüküm içermektedir. Ancak aynı hisse senedinden farklı tarihlerde farklı alış bedelleri ile alım yapılması halinde söz konusu hisse senedinin satılmasında iktisap tarihinin nasıl belirleneceğine ilişkin açık bir hüküm getirmemektedir. Bu arada ‘iktisab‘ ifadesinin normal Türkçe karşılığının edinmek veya kazanmak olduğunu notunu düşeyim. Buna ilişkin açıklama 23/03/2002 tarih ve 23998 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 232 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile yapılmış gözüküyor. Bu tebliğin “Aynı Hisse Senedinden Yıl İçinde Birden Fazla Alım Yapılması Halinde Satılan Hisse Senedinin İktisap Tarihinin Belirlenmesi” başlıklı 2.2 bölümünde “Belirli bir şirketin hisse senedinden değişik tarihlerde alımlar yapıldıktan sonra, alınan hisse senetlerinin bir kısmının elden çıkarılması halinde mükellefler elden çıkarılan hisse senetlerinin hangi işlem ile alındığı konusunda serbestçe karar verebilecektir.” ifadesi yer alıyor. Yani hangi yöntemi uygulayacağımız bize bırakılmış görünüyor.
Örnek üzerinden maliyet hesabı yöntemleri
Maliyet hesabı yöntemleri konusu en iyi uygulamayla anlaşılabilir. Günün sonunda küçük yatırımcı olarak bana bu mevzuatın somut faydası önemli. Esasen vergi konusunun, ciddi bir yatırımcı için, çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de yolun başında Excel’de bir muhasebe defteri oluşturdum. Aşağıdaki resimde bu defterin ETF işlemleri sekmesini görüyorsunuz. Alım tarihlerini, kaç adet aldığımı, satış tarihlerimi, kaç adet sattığımı, ödediğim komisyonları, ilgili tarihteki TCMB döviz alım kurunu ve Yİ-ÜFE değerlerini giriyorum. Finansal bağımsızlık hedefleyen uzun vadeli bir yatırımcı olarak belki en az 10 yıl daha alım yapabilirim. Üstelik ayda sadece iki alım yapıyorum bir süredir. Buna rağmen en iyi ihtimalle 2*12*10=240 alım işlemi yapacağım. Böyle bir defteri şimdi hazırlamazsam ileride bu işin içinden çıkamam.
Muhasebe defterim
Neyse, deftere dönersek dolar bazında pay başına net maliyeti [(alış fiyatı * alış adeti) – ödenen komisyon]/alış adeti olarak hesaplıyorum. Ayrıca, mevzuat yüksek enflasyon nedeniyle artan kurun vergilendirilmesini önlemek için yatırımcıya enflasyon ayarlaması imkanı tanıyor. Bu konuyu Vergi Sorunu ve Yurtdışı Piyasalara Yatırım başlıklı yazımda detaylı bir şekilde anlatmıştım. Merak eden okuyucularım bu kaynağa bakabilir. Bu ayarlamadan yararlanmak için Yİ-ÜFE’nin en az %10 artmış olma şartı aranıyor. “%10 Kuralı” başlıklı sütunda bu şartın yerine gelip gelmediğine bakıyorum. Daha sonra enflasyon ayarlaması yaparak birim alış fiyatını TL cinsinden buluyorum.

Simülasyon
Şimdi S&P 500 endeksini takip eden VUSD adlı ETF‘den 30 adet sattığımızı varsayalım. Satış fiyatımız 75,52 dolar ve satış için ödediğimiz komisyon 5 dolar olsun. Satış tarihindeki TCMB Dolar/TL alış kuru da 7,47 olsun. Bu varlığı portföyüme farklı tarih ve fiyatlarda 4 parça alımla kattığımın da altını çiziyorum. Şimdi bu satıştan kaynaklanan değer artış kazancının vergi matrahını belirlemek için elimizdeki yöntemleri bu senaryoya uygulayalım.
Aşağıdaki resimde 4 farklı maliyet yönteminin hesabını görebilirsiniz. İlk giren ilk çıkan (FIFO) yönteminde ilk 10 adet satışın 12.12.2019 tarihli alımdan, geri kalan 20 tanenin 14.10.2020 tarihindeki alımdan karşılıyoruz. Bu yöntem ile maliyet 15.972 TL olarak gerçekleşiyor. Son giren ilk çıkar (LIFO) yönteminde ise ilk 10 adet satış 4.02.2021, geriye kalan satışın 5 adetini 6.01.2021 ve son 15 adeti ise 14.10.2020 tarihli alımdan karşılıyoruz. Bu yöntem ile maliyet 16.386 TL oluyor. Spesifik maliyet yönteminde daha az vergi ödemek için bütün satışımızı 14.10.2020 tarihli alımdan karşılıyoruz. Bu yöntem ile maliyet 17.327 TL oluyor. Ağırlıklı ortalama maliyet yönteminde ise farklı tarihlerdeki alım fiyatlarının ağırlıklı ortalamasını bulup, 30 adet ile çarpıyoruz. Bu yöntem ile maliyet 16.405 TL oluyor.

Vergi matrahı ve ödenecek vergi miktarı
Vergi matrahımızı net kazancımız oluşturuyor. Net kazancı ise brüt kazancımızdan maliyetimizi çıkararak buluyoruz. Brüt kazancımız [(30 * 75,52$) – 5$ komisyon] * 7,47 = 16.887 TL. Maliyetimiz ise kullanabileceğimiz farklı yöntemlere göre yukarıda hesapladığımız şekilde değişiyor. Bu çerçevede, aşağıdaki tabloda farklı maliyet yöntemleri sonucunda oluşan net kazancımızı ve ne kadar vergi ödeyeceğimizi görüyorsunuz. Bu senaryoya göre vergiye konu en yüksek kazanç FIFO’da en düşük kazanç veya zarar ise spesifik maliyet yönteminde görünüyor. Eğer vergi beyannamemiz için FIFO yöntemini benimseseydik bu işlemden 914 TL kazanç beyan edip 137,1 TL vergi ödememiz gerekecekti. Maliyet hesabı için spesifik maliyet yöntemini belirleseydik zarar gösterecek ve tek kuruş vergi ödemeyecektik. LIFO ve ortalama maliyet yöntemi de bu senaryo kapsamında sırasıyla 75,1 TL ve 72,2 TL vergi çıkaracaktı karşımıza…

Sonuç olarak
Yurtdışı piyasalara yatırım konusunda karşımıza başlıca iki güçlük çıkmıştı. Birincisi, yüksek aracı kurum maliyetleri ile yüksek swift masrafları idi. Yurtdışındaki büyük aracı kurumlara yönelip işlem maliyetlerimizi azaltabildik. Uluslararası para transferi sorununu da Wise hesabı ile çözmeyi başardık. İkinci güçlük ise yurtdışı finansal varlıkların değer artış kazancının ve kar paylarının gelir vergisine tabi olmasıydı. Daha da kötüsü mevzuata göre kur artışları da gelir sayılıyordu. Gerçi yasa koyucu enflasyon ayarlaması imkanı sağlayarak bu sorunu hafifletmeye çalışmıştı. Yine de kur artışının da gelir sayılıp, vergilendirilmesi pek çok küçük yatırımcıyı yurtdışı piyasalara yatırımdan alıkoyan büyük bir engeldi. Ancak teorik olarak vergi mevzuatı ve maliyet hesabı yöntemleri konusuna yeterince hakim olabilirsek bu sorunu da aşmak veya hafifletmek mümkün görünüyor.
Bu noktada sizlere bir uyarıda bulunmak istiyorum. Ben vergi uzmanı veya mali müşavir değilim. Burada sizlerle paylaştığım bilgiler kendi araştırmalarım sonucunda elde ettiğim bilgilerdir. Keza yaptığım yorumlarda kişisel değerlendirmelerim. Doğru olmayabilirler veya vergi memurları benden farklı düşünüyor olabilir. Ayrıca, vergi mevzuatı konusunda hala açıklığa kavuşturulacak çok nokta var. Onları da zaman içinde araştırıp, netleştirmeyi umuyorum. 🙂 Bu konularda teorik yada pratik bilgisi olan okuyucularımı da yorumlar kısmında bu bilgi ve deneyimlerini paylaşmaya davet ediyorum.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.
Okuyucularıma Not
Pinti Değil Tutumluyum’a ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu bloğu ayakta tutabilmek ve masraflarını karşılayabilmek için bağlı linkler kullanmaya karar verdim. Eğer burada yazdıklarımın size bir değer kattığını düşünüyorsanız, aşağıdaki linklere tıklayarak bana destek olabilirsiniz.
Ya da doğrudan bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz: Buy Me a Coffee
Interactive Brokers ile 33 ülkede yer alan 135 piyasaya 23 farklı para birimi kullanarak erişebilirsiniz. Hisse senedi, tahvil, opsiyon, futures, FX ve fon işlemlerinizi çok düşük maliyetle yapabilirsiniz. Interactive Brokers hesabınıza para transferini Türkiye’de ki Türk Lirası hesabınızdan EFT yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Interactive Brokers hesabı açın.

Merhaba,
TD A ‘da siz hangisini sectiniz ?
Selamlar
Merhaba Ali Bey,
Şu an vergiyle ilgili herhangi bir eylemde bulunmadım. Zaten yatırım stratejim gereği vergi doğuran bir işlem yapmıyorum. Uzun bir sürede muhtemelen yapmayacağım. Selamlar.
Hocam selamlar,
Sizin yatırım stratejiniz alıp uzun yıllar tutmak. Benim burada kafama vergi ile şöyle bir soru takıldı. Diyelim birgün elinizdeki bir etf düşünelim. 100 lotunuz var borsaların düşeceğini düşündünüz ve sattınız. Borsa düştü yerine 120 lot olarak geri koydunuz. Bu işlemide aynı takvim yılı içerisinde yaptınız. Buradaki elinizdeki ürünü satıp tekrar almadınız durumunda bu vergiye tabi mi bilginiz var mı?
Merhaba Tuğrul Bey;
Maalesef vergiye tabi. Aynı gün bile işlem yapsanız vergi doğuran bir olay (elden çıkarma) gerçekleştirmiş oluyorsunuz. Dolayısıyla, bana göre yurtdışı piyasalarda işlem yapan arkadaşlarımızın işlem yapmadan önce vergi açısından da hesap kitabını iyi yapmış olması lazım. Bol kazançlar.
Merhaba,
Örneğinizde 2019, 2020, ve 2021’de alınan ETF’leri ilgili yasadaki yöntemlerden birine uygun olacak biçimde, hepsi 2020’de alınmışçasına hesapladığınızı görüyorum. Fakat, yasadaki “yıl içinde” ifadesini nasıl yorumladığınızı çıkaramadım. Bu ifade, bir alımdan önce ve sonraki 365 gün şeklinde mi uygulanıyor?
Varlıkları hangi yılda aldığınızın pek bir önemi yok. Zira vergi yükümlülüğü satış yaptığınızda yani kazanç ihtimali olduğunda ortaya çıkıyor. Bu durumda Yİ-ÜFE düzeltmesi ile alım fiyatlarını enflasyon oranında artırıyorsunuz sonra satış fiyatınızdan çıkarıp kar edip etmediğinize bakıyorsanız. Kar ediyorsanız karınız üzerinden vergi yükümlülüğü doğuyor. Aynı yıl içinde yaptığınız satışlardan elde ettiğiniz kar ve zararı ise birbirinden mahsup edebiliyorsunuz. Selamlar.
Merak ettiğim başka bir nokta. A hissesinden tanesi 5 dolardan 100 lot aldık diyelim 10 dolar olunca hepsini sattık. Para hala yurtdışı hesabında. Bu noktada vergi hesap ettik ve seneye ödeyeceğimiz vergiyi yazdık kenara. Sonra satıştan elimize geçen 1000 dolar ile B hissesinden tanesi 10 dolardan 100 adet aldık ve hisse 5 dolara düştü. 500 dolar oldu yine 500. Bu durumda vergi ödememiz gerekiyor mu?
Merhaba Okan Bey;
Aynı takvim yılı içerisinde yaptığınız aynı tür (hisse senedi alım/satım gibi) işlemlerde kar-zarar mahsubu yapabiliyorsunuz. Eğer zararınız fazlaysa vergi ödemezsiniz. Kolaygelsin.
merhaba Bay Tutumlu. Turkiye vergi kanunlarina gore, sabit getirili araclari iceren bir ETF’in satisindan dogan zarar hisse senedi iceren bir ETF’in satisindan dogan kar ile mahsup edilebilir mi?
Diger bir sorum da “tax harvesting” yaptigimizi dusunursek ABD’deki gibi satis ile ayni varligi alma arasinda 30 gun gibi bir sure koymak gerekiyor mu?
Paylasimlariniz icin cok tesekkurler