
Varlık fiyatları eskiye nazaran bana epey yüksek gözüküyor. En azından yurtdışı piyasalar için durum bu diyebilirim. Tarihi düşük faiz oranları varlık değerlemelerinin yüksek olmasına izin veriyor. Yani bu şekilde bakılınca varlık fiyatları henüz balon değil denilebiliyor. Öte yandan finansal bağımsızlık peşinde olan biri olarak tarihsel açıdan görece yüksek fiyatlardan satın alıp birikim yapmak hoş bir durum değil tabi. Çünkü şartlar değiştiğinde varlık fiyatlarında sert düzeltmeler görebiliriz. Psikolojik açıdan zorlayıcı bir süreç olacağı da kesin. 🙂 Bugün niye bunları kaleme alıyorum? Çünkü hangi varlık kategorisine baksam gönül rahatlığıyla ucuz diyemiyorum. 🙁
ABD piyasalarında varlık fiyatları
S&P 500
2020 yılında S&P 500’ün getirisi dolar bazında %16 civarında gerçekleşti. Üstelik, bu dönem %30’luk bir düşüşü kapsayan tarihin en kısa ayı piyasalarından birini de kapsıyor! Şu anda ise endeks tarihi zirvelerinde dolaşıyor. Tabi piyasa oyuncuları arasında iki uç görüş ortaya çıktı. Bazı yatırımcılar fiyatlar balon derken bazıları da faiz oranlarının düzeyine göre balon olmadığını iddia ediyor. Bana sorarsanız fiyatlar ucuz değil derim. Balon olup olmadığını ise ancak zaman gösterir. Tabi fiyatların ucuz olmaması S&P 500’ün gelecekte elde edeceği getiri oranının da geçmişteki gibi olmayabileceğini ima ediyor. Bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için şu yazıma bakabilirsiniz. Neyse, geleceği tahmin etmenin imkansız olduğunu bilerek aylık olarak S&P 500 (VUSD) satın almaya devam ediyorum. Yani piyasa zamanlaması yapmamaya çalışıyorum.
ABD Hazine Tahvilleri
Gölge ETF ile Portföyü Yeniden Dengeleme başlıklı yazımda ABD uzun vadeli hazine tahvillerine (IDTL) yatırıma başladığımı belirtmiştim. Bu varlık sınıfı da Covid-19 pandemisi nedeniyle düşen faiz oranları nedeniyle geçmiş değerlerine göre pahalı. Üstelik faiz oranları yükselmeye başlarsa da fiyatı düşecek. Bununla birlikte, cüzi de olsa bir nakit akışı sağlıyor. Daha da önemlisi portföyü yeniden dengelemek amacıyla kullanmayı planlıyorum. Dolayısıyla, aylık bazda satın almaya devam ediyorum. Fiyatı düşerse ortalama maliyetim azalır diye düşünüyorum. Yeniden dengeleme için mühimmat biriktiriyorum de denilebilir.
Gelişmekte olan ülkelerde varlık fiyatları
Büyük merkez bankalarının krize reaksiyon olarak devreye soktukları genişletici para politikaları ve yatırımcıların daha yüksek getiri arayışı geçtiğimiz yıl gelişmekte olan ülke hisse senetlerinin de prim yapmasını sağladı. 2020 yılı finansal özgürlük portföyümün performansını incelediğim yazıda bu varlık sınıfından elde ettiğim getiri oranının dolar bazında %17,1 olduğunu ifade etmiştim. Dolayısıyla, gelişmekte olan ülkelerin hisse senetleri fiyatlarının da ucuz olmadığını söyleyebilirim. Yine de bu piyasalarda var olmak için arada alım yapıyorum (VDEM) tabi. Gelişmekte olan ülke tahvilleri ise pandeminin etkilerinin azalması nedeniyle bir ekonomik canlanma olursa belki biraz daha iyi performans sağlayabilir bu yıl. Ancak, görece yüksek nakit akışı sağlamlarına rağmen 2020 yılındaki performansı vasattı.
Türkiye’de varlık fiyatları
Borsa İstanbul
Borsa İstanbul’da Bist 100 endeksi neredeyse 160 bine geldi. Üstelik son aylarda politika faizleri de, olması gerektiği gibi, artırıldı bir yandan. Bist 100 dolar bazında bakıldığında tarihsel fiyat verilerine göre hala uygun olabilir. Ancak, bireysel bazda Bist 100’de yer alan ve halen ucuz olduğunu düşündüğüm hisse senedi bulmakta zorlanıyorum doğrusu. 🙂 Borsa İstanbul portföyümde yer alan hisselerimin fiyat analizlerini de incelemiştim bir kaç hafta önce. Merak eden okuyucularım şuraya bakabilir. Bu inceleme sonucunda vardığım sonuç yoğurdu üfleyerek yeme zamanı geldi şeklinde. Yani burada da gönül rahatlığıyla alım yapamıyorum şu an.
Eurobond
Peki ya bizim Hazinenin Eurobondlarında durum ne? CDS’ler 500’lü rakamlardan 300’lere düştüğü için epey primli haldeler. Bu fiyatlardan alım yapar mıyım? Sanmıyorum. Zaten portföyümde Eurobond ağırlığı neredeyse %50 ve ben kredi riskini azaltmak için yakın geçmişte bir miktar satış yapmıştım. İlgilenen okuyucularım şu linki tıklayabilir. Dolayısıyla, görece yüksek bulduğum fiyatlardan Eurobond almak şu an mantıklı bir seçenek değil benim için…
Sonuç
Finansal bağımsızlık için sermaye biriktirme aşamasında olan biri için eldeki bütün alternatiflerin pahalı gözükmesi canımı sıkıyor doğrusu. Öte yandan çok fazla nakit biriktirmenin de fırsat maliyeti yüksek. Sanırım her ay düzenli bir şekilde S&P 500 ve ABD uzun vadeli hazine tahvilleri başta olmak üzere portföyümdeki farklı varlık sınıflarına yatırım yapmaya devam edeceğim. Sizce durum nasıl? Herhangi bir varlık sınıfına öncelik veriyor musunuz?
Okuyucularıma Not
Pinti Değil Tutumluyum’a ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu bloğu ayakta tutabilmek ve masraflarını karşılayabilmek için bağlı linkler kullanmaya karar verdim. Eğer burada yazdıklarımın size bir değer kattığını düşünüyorsanız, aşağıdaki linklere tıklayarak bana destek olabilirsiniz.
Ya da doğrudan bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz: Buy Me a Coffee
Interactive Brokers ile 33 ülkede yer alan 135 piyasaya 23 farklı para birimi kullanarak erişebilirsiniz. Hisse senedi, tahvil, opsiyon, futures, FX ve fon işlemlerinizi çok düşük maliyetle yapabilirsiniz. Interactive Brokers hesabınıza para transferini Türkiye’de ki Türk Lirası hesabınızdan EFT yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Interactive Brokers hesabı açın.

Finansal bağımsızlık için sermaye biriktirmeye Ocak 2021 itibariyle başladım. Bir yandan konuyla alakalı kitap,blog yazıları vs. okurken diğer yandan da bir çok çeşitli varlıktan azar miktarda alıp bir portföy oluşturarak oyunun içinde kalıp deneyerek ve görerek öğrenme metodunu da uyguluyorum. İşin içinde aktif olarak bulunmanın öğrenme eğrimi olumlu etkileyeceğini düşünüyorum. Size de bilgilendirici ve detaylı yazılarınız için çok teşekkür ederim, blogunuzda gerçekten çok emek var. Takip ettiğim konuyla alakalı bloglar içerisinde en geniş kapsamlı yazıların size ait olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Yakın zamanda elime uzun süredir önceki dönem alacaklarımdan beklediğim yüksek meblağlarda nakit geçti ancak bana da tüm varlık fiyatları yüksek geldiği için cuzi bir miktarı(sermayenin %20si diyebiliriz) ile varlık alımı yaptım. Oran olarak %50 bist hisse senedi,%30 bist ve yabancı bazlı borsa yatırım fonu(NNF,AFT,YAY,IPJ ve MAC);%20 eurobond şeklinde bir portföy oluşturdum.
Elimde kalan mevduatın bir kısmıyla portföyüme sizin yazılarınızdan ve kendi araştırmalarımdan da yola çıkarak S&P500 ve Gelişmekte Olan Ülke EFT’leri eklemek amacındayım. Bu EFT’lerden portföyümün %25-30unu oluşturacak şekilde alım yapmayı planlıyorum. Şuanda en kolay ve güvenilir şekilde hangi aracı kurum ile çalışabileceğimi araştırıyorum. Sizin de bu konudaki önerilerinizi ve şuan kullanmakta olduğunuz aracı kurumları kısaca öğrenebilirsem sevinirim.
Tüm bu işlemlerden sonra elimde hala büyük oranda mevduat kalacak, bunları da Altın,Dolar,Euro ve TL olarak eşit miktarda nakit olarak elimde tutup, bu mevduatı kullanarak aylık düzenli miktarlarda alım geleneği oluşturup portföyümü büyütmeyi veya herhangi bir varlıkta ani düşüşlerde yüklü alım yapıp ortalama maliyetlerimi düşürmek için kullanmayı planlıyorum.
Finansal bağımsızlık yolculuğunun başlarında biri olarak yukarıda bahsettiğim yöntemler konusunda yönlendirmeleriniz,yorumlarınız ya da önerileriniz olursa duymaktan mutluluk duyarım. Uzun bir yorum oldu, değerli zamanınızı ayırdığınız için tekrar teşekkür ederim. Saygılar.
Merhaba Onur Bey,
İlginiz için teşekkür ediyorum. Yazılarım ile aktarmaya çalıştığım bilgi ve deneyimlerin finansal özgürlük peşine düşen sizin gibi okuyucularıma faydalı olması beni mutlu ediyor. Portföyünüz de iyi çeşitlendirilmiş gözüküyor. Ben şu an Interactive Brokers ile alım yapıyorum. Ancak birkaç hafta önce TD Ameritrade hesabımı da aktif hale getirdim. TransferWise ile uygun maliyetle para transferinin de mümkün olduğunu gördüm. TD Ameritrade’i de yedek hesap olarak tutup, incelemeyi düşünüyorum. Yatırım stratejisine bağlı olarak ikisi de avantaj sağlayabilir. Henüz okumadıysanız aracı kurumlarla ilgili yazılarım var. Bir göz atmanız faydalı olabilir. Finansal özgürlük yolculuğunuzda başarılar diliyor ve beğendiğiniz yazılarımı da paylaşmayı unutmayın diyorum. Selamlar.
Yorum yazdıktan sonra gün içinde konuyla alakalı yazılarınızı okumaya devam ettim. Yazılarınızdan edindiğim bilgiler sonucu para transferi ve üyelik aşamaları kolaylığı nedeniyle Interactive Brokers hesabı açmak üzere başvuru yaptım. Gün içinde hızlı bir şekilde belgelerime onay geldi. İlk para transferi denememi de yarın yapacağım. Bu bölümü takip eden arkadaşlara başlangıç olarak özellikle dil sorunları da yoksa kolaylık açısından Interactive Brokers kullanmalarını tavsiye edebilirim. Ameritrade ile ilgili yazılarınızı da gözden geçirip deneme amacıyla bir hesap açacağım.
Bundan sonraki aşamada gelir ve tasarruflarım yardımıyla portföyümü büyütürken bir yandan da vergilendirme ile ilgili yazılarınız okumaya ve bu konuda kendim de araştırma yapmaya devam edeceğim. Yatırımlarımı uzun vadeli düşündüğüm için vergilendirme konusunda araştırma yapmak için epey zamanım olacak diye düşünüyorum.
Bu yolda küçük büyük farketmeksizin adım atmakta olan tüm arkadaşlara selamlar. Bay Tutumlu’nun beğendiğimiz yazılarını paylaşarak ülkemizde tasarruf bazlı finansal özgürlük amaçlı sermaye birikimini destekleyelim. Saygılar.
Teşekkür ederim Onur Bey. Bol kazançlar diliyorum.
Merhaba yazınız için teşekkür ederim, çok doyurucu ve bilgilendirici bir makaleydi. Benim sizin de fikrinizi almak istediğim bir konu vardı. VIXY etf’sini incelemiş miydiniz, piyasa shortlayan bir etf. Şu an diplerde olan bir etf, malum boğa piyasasından ötürü. Acaba VIXY etfsini alıp biriktirmek ve bir gün gelmesi beklenen ayı piyasasına hazırlık yapmak mantıklı olabilir mi? Değerli fikrinizi merak ediyorum. Şimdiden teşekkür ederim.
Merhaba Kemal Bey,
Yazıyı beğenmenize sevindim. Bahsettiğiniz ETF ise oldukça ilginç. Daha önce incelememiştim. Genel olarak düşük maliyetli pasif yönetilen endeks fonlarına yatırım yapmayı tercih ediyorum bildiğiniz gibi. Hızlıca göz attığımda ilk dikkatimi çeken unsur VIXY’nin yönetim ücretinin biraz yüksek olması oldu (%0,87). Kar payı gibi bir getiri de söz konusu değil doğal olarak. Ayrıca, son bir yılda %55 değer kaybetmiş yeni bir ETF sanırım. Dediğiniz gibi bir işlev görebilir mi kestirmek güç. Ben ayı piyasasına hazırlık olarak ABD uzun vadeli hazine tahvillerini tercih ettim. Yönetim ücretleri daha makul ve düşük de olsa bir nakit akışı var. Hangisi daha iyi bir seçenek olur sorusunun cevabını ise ancak zaman verebilir diye düşünüyorum. Tatmin edici bir yanıt oldu mu bilemiyorum. 🙂 Beğendiğiniz yazılarımı da paylaşmayı unutmayın lütfen. Selamlar.
🙂 cevabınız için teşekkür ederim
Kemal Bey, Merhaba
Bilgi paylaştıkça çoğalır ilkesinden yola çıkarak bende ufakta olsa bir katkı da bulunayım.
Bay tutumluya katılıyorum,
Paranın fırsat maliyeti, etf’in getirisi, etf yönetim ücreti ve likidite açısından ( satmak istediğiniz de alıcı olması için ) VIXY riskli bir etf ( genellikle traderler için 3 & 5 günlük kısa vadeli kullanıma uygun ).
Portföyün düşüşlerden etkilenmemesi ve daha da önemli düşüşlerde de para kazanabilmesi için 20+ Hazine Bonosunu 3X kaldıraçlayan TMF Etf’i öneririm.
TMF portfyönüzde nasıl kullanacağınıza gelirsek, TMF genellikle UPRO veya TQQQ ile birlikte kullanılır. Yani örnek vermem gerekirse TMF ( fren ise ) TQQQ veya UPRO ( ise gazdır )
Portfönüzü ( portfoliovisualizer.com’dan ) backtest’e tabii tutarak TMF’in düşüşlerde nasıl işe yaradığını kendi gözlerinizle ölçebilirsiniz.
Yalnız UPRO’yu önermem çünkü SP&500 endeksi bile % 10 tangible % 90’ı intangible şirketlerden oluşuyor. yani basit olarak anlatırsak teknoloji şirketleri eski iş yapış şekline sahip dünyanın en büyük 500 şirketini bile dönüşüme zorluyor o yüzden SP&500 3X kaldıraçlayan UPRO yerine TQQQ öneririm. Tabii tercih sizindir.
Fikir vermesi için
20 % TMF + % 30 FNGU + + 30 TQQQ: Risk iştahı aşırı yüksek
50 % TMF + % 8 SOXL + % 42 TQQQ: Risk iştahı yüksek
30 % TMF + 70 % TQQQ : Riski iştahı orta düşük
67 % TMF + 33 % TQQQ : Riski iştahı az düşük
80 % TMF + 20 % TQQQ: Riski iştahı az
Hangisini ne oranda kullanacağınız sizin risk algınıza göre değişir.
Tüm dostlara sevgiler,
Hakan.
Çok faydalı bilgiler paylaşmışsınız Hakan Bey. Emeğinize sağlık. Kaldıraçlı ETF’leri fazla incelememiştim doğrusu. İlk fırsatta daha yakından bakacağım bu ürünlere. Selamlar.
Bay tutumlu,
Sevgili Dostlar,
Kısaca öğle molasındayken bilgi veriyim.
Çalışırken bir yandan da cevap vermeye çalışıyorum o nedenle imla hatalarım için özür dilerim.
Riskli olan yatırım değil BİLGİSİZ yatırımcıyken aynısı bilinçsizce kullanılan kaldıraç içinde geçerlidir.
Bu konuda yerli ( kaynak dahi yok ) yabancı kaynaklarda ise leverage’ı ( kaldıraç ) araştırırken bir çok yatırımcının kaldıracı anlayamadığı için kolaya kaçarak riskli diye ifade ettiğini fark edeceksiniz.
Fakat kaldıraça duygulardan ( risk algısından ) sıyrılarak baktığımızda ise kaldıracı normal hayatta ‘azı çok yapmak amacıyla’ ( bankadan ev, araba, tatil amacıyla dahi ) borç alarak ( paramızı arttırmak amacıyla ) kullandığımızı fark edeceksiniz.
Etf’lerde ise kaldıraç biraz farklı çalışıyor.
Şöyle ki kaldıraçta riskli olan düşüş değil oynaklıktır.
Düşüş ve yükselişe bağlı fiyat hareketleri mali değeri olan tüm varlıklarda var. ( hepinizin benden daha bildiği gibi macro, micro, para politikaları falan filan ) o sorun değil ama oynaklık – kaldıraçlı fon her gün dengelenmek zorunda olduğu için ( testere gibi bileşik getiriyi mahvediyor ) – kısa vade de getiri eritiyor.
Sonuç olarak getiri etf’ın yıllık yönetim ücretinden fazla olduğu sürece matematiksel olarak kaldıraçlı etf’ler alınabilir. Önerilen 2X kaldıraç kullanımıdır riski sevenler ve ne yaptığını bilenler için 3X’te olabilir.
Yalnız burada dikkat edilmesi gereken Leverage ETF’in hangi varlık sınıfına bağlı olduğudur. ( Teknoloji, petrol, altın gibi )
Tıpkı paracelsus’un dediği ‘her ilaç zehirdir. İlacı zehirden ayıran dozudur’ da söylediği gibi her kaldıraçlı ETF iyi değildir. Burada dikkat edilmesi gereken ( kazançı kaldıraçlıyım derken kaybı da kaldıraçlıyabilirsiniz ) hangi varlık sınıfının ETF’ni kaldıraçladığınızdır.
Öğle molası bitti dostlar….
Sevgiler,
Hakan Yıldız,
Bay tutumlu,
Bilgilendirici paylasimlariniz icin tesekkur ederim.
Fiyatlarin yuksek oldugu tartismasiz bir gercek. Dunya genelinde dolasimdaki paranin (fiat) %25’inin 2020 yili icinde basildigini, gelismis ekonomilerdeki faizlerin pratikte sifir oldugunu ve insanlarin pandemi nedeniyle hem para harcayamadigini hem de harcamaktan kacindigini dusunursek bu bir surpriz sayilmaz. Turkiye’de oldugu gibi gelismis ulkelerde de ilk kez yatirim yapan yeni yatirimci sayisinda ciddi artis var. Ben de bu istatistiklerde yerimi aldim gecen sene 🙂 Yine de fiyatlarin insanin uykusunu kacirmaya yetecek seviyelerde seyrettigini dusunuyorum.
Gelinen noktada pasif endekslerin de neredeyse tematik etf’ler veya herhangi bir hisse senedi kadar riskli oldugunu dusunuyorum. Neden diyecek olursaniz pandeminin etkilerinin yani sira bir de cok sayida degisim/donusum yasanmakta, pandemi bunu hizlandirdi da diyebiliriz. Is hayati donusuyor, (yazilim sirketlerinin yukselisi, evden calisma, oyun sektoru vb), finans sektoru donusuyor (kripto paralar, sanal bankalar vb), ticaret donusuyor (internet uzerinden satislarin artisi, SaaS vb.), otomotiv donusuyor (elektrikli araclar vb.), saymakla bitmez. Eszamanli ilerleyen bu surecler pasif endeks yatirimini olumsuz etkileyecek diye dusunuyorum. En buyuk 500 sirketin hepsi ayni hizda ve basariyla tepki veremeyecek bu donusume ya da verme sansi olmayacak. Exxon un $20milyarlik capex write-off’u ve Dow Jones daki yerini Salesforce’un almasi onemliydi bence. Her ne kadar endeks fonlari donusume reaksiyon verse de (bkz. Tesla’nin S&P500’e girmesi) oldukca hantal kaliyorlar devasa yapilari geregi.
Pazartesi sabah 11 sularinda (NY saati ile) FED bir miktar satis yaptiginda piyasalarin ne kadar savunmasiz oldugunu gorduk. FED frene bastiginda tas gibi dusecek muhtemelen fiyatlar. Hersey pamuk ipligine bagli. Hal boyleyken (en buyuk 500 sirket bile 5 dakikada cakilabiliyorken) hicbir secenegi dusuk riskli gormuyorum borsa icinde. 🙂 Bu nedenle ARK fonlari gibi bu degisime/donusume yatirim yapan fonlari tercih ediyorum. Dusus gerceklestiginde hersey dusecek diye dusunuyorum. Yonetim ucreti biraz daha yuksek olsa da S&P500’un yillik getirisinin %16 oldugu bir yerde, agirlikli olarak S&P500 sirketlerine yatirim yaparak %170 getirmeyi basardilar. Elbette aynisini bu sene de tekrar etmelerini kimse beklemiyor ama ortam o kadar riskli ki en azindan pozitif olasiligi daha yukarida tutacak bir kulvarda kalmak bana daha mantikli geliyor. Cok az getiri bekliyorum ama en azindan riskim de az dedigim bir yatirim yuzunden para kaybetmektense parami ikye katlamaya calisirken kaybettim demek sanki beni daha az uzer diye dusunuyorum 🙂 Bu tamamen kisisel bir bakis tabi, baskalarina son derece sacma gelebilir. ARK fonlar bazi aktif(!) fonlar gibi 3 ayda bir degil her gun yonetiliyorlar ve trade’leri tamamen seffaf. Yatirimci olmasaniz da gorebiliyorsunuz (bu bir ilk bildigim kadariyla). Nihayetinde yatirim sektoru de ‘donusuyor’. Bu nedenle aldiklari yonetim ucretini hak ettiklerini dusunuyorum.
Bir yandan Amerikan borsasindaki IPO’lari da (daha dogrusu SPAC’lari) takip etmeye calisiyorum. Lucid, SoFi gibi gelecek vadeden sirketler incelemeye deger diye dusunuyorum.
Bunun yanisira, hedge olarak gumus, altin, cesitli fiat para birimleri ve kripto para birimlerine de yatirim yapiyorum. CDS in dususu sonrasi Eurobond’un risk/reward dengesi bana cazip gelmedigi icin ciktim. Blockfi gibi kripto para birimlerine (stable coin’ler dahil) oldukca iyi faiz veren sirketler incelemeye deger diye dusunuyorum. Stable coin secimini yaparken karsiliginin oldugundan emin olmakta fayda var tabi (bkx. PAX veya PAXG). Henuz almadim ama PAX coinlerini incelemeye basladim. Bankada mevduat yatirmaktansa dolara (%8.6) ve altina (%5) yuksek faiz veren bu secenek incelemeye deger bence. Bu coinlerin banka hesabindaki dolar ve fiziki altin kulcesi karsiliginda basildigini garanti ediyorlar. Business model’leri de bugune kadar sorunsuz islemis. Verdikleri faizden fazlasini kredi verekek kazanmayi basarmislar. Kredi verirken de kredi tutarinin 2 katini collateral olarak tutuyorlar. Ilginc bir modelleri var.
Biraz daginik bir anlatim oldu kusura bakmayin. Bu kadar uzun yazmayi planlamamistim. Ozetlemek gerekirse, bu yil her turlu surprize gebe diye dusunuyorum. Ozellikle ilk ceyrek sonu itibariyle her turlu dusus, resesyon, kriz vs bekleniyor. Yatirimlarimiz yariya da inebilir 2 katina da cikabilir. Bakalim piyasalar yine sasirtacak mi… Umarim karli bir sekilde atlatiriz.
Ray Dalio’nun da dedigi gibi “diversify, diversify, diversify” 🙂
Merhaba Can Bey;
Görüşlerinizi çok güzel ifade etmişsiniz. Yatırım işinde herkes için tek doğru bir yöntem yok diye düşünüyorum. Sizin de bildiğiniz gibi her yatırımcının risk iştahı farklı. Örneğin ben, size nazaran daha riskten kaçınan ve ihtiyatlı bir noktada görünüyorum. 🙂 S&P 500’ü takip eden pasif endeks ETF’lerinin geçmiş performansları uzun yıllar boyunca oldukça iyi kalmış. Tabi gelecek her zaman geçmişin tekrarı değil. Ancak, yine de iyi bir gösterge. Ayrıca, değişen iş ortamını da takip edebilirler diye düşünüyorum. Zira, yeni ve başarılı bir şirket ortaya çıkarsa ve yeterli büyüklüğe ulaşırsa zaten bu endeksin içerisinde yer alacak. Geri de kalan firmalar da çıkacak. Yani geriden de olsa reel ekonomideki değişiklikleri yansıtıyor bu endeksler. Tabi yatırımcı olarak benim hedefim çok yüksek getiriler elde etmek değil. Finansal bağımsızlık hedefime ulaşmamı makul bir zaman diliminde (10 yıl gibi) sağlayacak sürdürülebilir bir getiri oranı yeterli. Son olarak, S&P 500 ciddi olarak düşse bile portföyünüzde bu varlıkla negatif korelasyona sahip bir varlık varsa (örneğin uzun vadeli ABD Hazine tahvilleri) yeniden dengeleme yaparak getiri oranını artırabilirsiniz.
Gölge ETF ile Portföyü Yeniden Dengeleme
Eurobond konusunda ise benzer düşünüyoruz. Maalesef, dijital para konusuna henüz giremedim. 🙂 Bu noktada sizlerin paylaştığı bilgiler çok önemli. Aslına bakılırsa sizin gibi okuyucularımın katkılarından çok fazla şey öğreniyorum bir yandan. Bu nedenle ben size teşekkür ediyorum bu güzel yorum için. Lütfen paylaşımlarınıza devam edin. Sevgiler.
Bay Tutumlu,
Aynı görüşeyim. Herkesin risk iştahı farklı. Hatta bu dönem dönem de değişebilir. Maddi durumunuz, işiniz, aileniz, yaşınız vb etmenler bakış açınızı etkileyebilir -muhtemelen etkilemeli de 😊
Ben kendi bakış açımı bile henüz tam olarak oturttugumu düşünmüyorum. Daha önce de bahsetmiş olduğum gibi, birkaç ay önce çocuk sahibi olduktan sonra ayağım suya erdi ve yatırım konusunu araştırmaya başladım. Zamanla tecrübe ve bilgi kazanarak bir disiplin oturacağımı düşünüyorum.
Bu forumdan çok şey öğrendim, özellikle vergi konularında. Birçoğunu araştırmak bile aklıma gelmezdi. Fırsat buldukça ben de okuduklarımı öğrendiklerimi paylaşmaya çalışıyorum ki başkalarının da kendi araştırmalarını yapmalarına destek olayım.
Bir yatırım yapmadan önce detaylı bir inceleme yapmaktan yanayım. Klişe olacak belki ama hisse senedi almadan önce şirketin yıllık, ve son çeyrek raporlarını, finansallarini anlayabildiğim ölçüde inceliyorum. Yatırım yapmadan önce Blockfi gibi disruptive oluşumların business modellerini, nasıl para kazandıklarını anlamaya çalışıyorum. Ne derler bilirsiniz, bir şey gerçek olamayacak kadar güzelse muhtemelen gerçek değildir. Risk her zaman var ama bilinçli bir şekilde alırsak hayal kırıklığı da kabul edilebilir seviyede olacaktır. Kripto gibi spekülatif alanlarda yatırım yapanlara naçizane tavsiyem kaybetmeyi göze alamayacağınız bedelleri (en azından kısa vadede) yatırmayın olacaktır. Özellikle sahip olmadığı parayla yatırım yapmaya kalkanları bir daha düşünmeye davet ediyorum. Kripto da periyodik düzeltmeler (her ne kadar giderek yumuşasa da) hala %70-80’lerde seyrediyor ve eylül sonu bitcoin halving ile beraber bear market döngüsü başlaması bekleniyor. Borçla veya kaldıraçla işlem yapan arkadaşlar umarım önlemlerini vaktinde alırlar. Kripto piyasası da borsa gibi sürpriz yapmayı seviyor ve manipülasyona açık. Herkese bol kazançlar dilerim.
Hayırlı olsun Can Bey. Allah çocuğunuzu sağlıklı bir şekilde analı babalı büyütmeyi nasip etsin. Selamlar tekrar.
Can Selam,
İlgi alanlarımdan biri olan Ark İnvest gibi başta yıkıcı teknolojiler olmak üzere çeşitli ‘stratejik öneme sahip’ ( Dijital ekonomi, yapay zeka, 5G, bulut, büyük veri, makine öğrenimi, robotik, siber güvenlik, blockchain, DNA dizilimi gibi ) yüksek teknolojilere yatırım yaptığın için seni tebrik ederim.
Fazla detaya girmekten özellikle kaçınarak, bende yeni dünyanın dijital alt yapısını ARK İnvest gibi şirketlerin kuracağını bu nedenle ‘getiri / risk oranının – pasif etf’in risksiz getiri oranından’ üstün olacağını düşünüyorum.
Çeşitlendirme konusunda ise ‘çeşitlendirme cehalete karşı bir korumadır’ diyen, buffet’a katılıyorum:-)
O yüzden, odaklı / tematik yatırımdan yana olduğum için sadece borsa konusunda bir iki cümle edebilirim.
1900 & 2015 Yılları arası S&P500 her yıl ( % 10’dan fazla düşmüş )
Ortalama Düzeltme Şuna Benzemiş:
Düşüş 54 gün sürmüş
% 13,5 düşer,
Her yıl düşüş olur,
Bu düzeltmelerin % 20’den azı ayı piyasası haline dönüşmüş,
1900 & 2015 yılları arası 115 yıllık süre içinde ortalama süresi 1 yıl olan 34 ayı piyasası olmuş.
Bu kadar matematik yeter sanırım:-)
Zaten matematiğimde hiç iyi değildir.
Bunu niye anlattım.
Pandemi nedeniyle basılan paraları ilk önce devlet yapılandırma adı altında finans kurumlarına verince ve finans kurumları da ( geri alamama ) riski nedeniyle bunu piyasaya kullandırmayınca, devlet çözüm olarak tek tek insanların hesaplarına para göndermeyi tercih etmek zorunda kalmıştır.
İnsanlarda parayı yatırım amaçlı ( klasik iş yapış modellerinde ) değerlendirmeyince bu para kişilerin tasarruflarıyla birlikte borsaya girmiştir.
İşte pandemi nedeniyle ( Dünya veya Türkiye fark etmeksizin ) borsaya giren bu para beraberinde bir ayı piyasası – borsa çöküşünü de getirir mi bunu hep beraber yaşayarak göreceğiz? Yalnız gerçek şu ki; bir ayı piyasası sona erdiğinde, takip eden 12 ay önemli piyasa kazançları görülmüştür. En iyi fırsatları ise ‘maksimum kötümserlik zamanlarında alım yapabilenler’ görür.
Sonuçta oyunu banka oturarak kazanamayız. Oyunda olmalıyız. Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, risk almazsak asla şampanya içemeyiz.
Sevgiler,
Hakan Yıldız,
Merhaba Hakan Bey,
Katılıyorum. Kenardan seyrederek para kazanmak mümkün değil. Hatta paranızın değerini korumak bile mümkün değil bu kadar hızla para basılan bir ortamda.
Tarihsel döngülerin önemli olduğunu düşünüyorum ama geçen yılki kriz tabir yerindeyse ezber bozdu. İstatistiki olarak 16 ay civarında olması beklenen düşüş 5 hafta sürdü. Cathie Wood hariç neredeyse kimsenin inanmadığı V-shaped Recovery gerçekleşti. Profesyonel fonlar bile mart sonundaki çıkışın çok kısa süreceğini, asıl düşüşün yaz aylarında olacağına inandıkları için yükselişin ilk 3 ayını kenardan izlediler. Risk iştahı yuksek olanlar Tesla veya Zoom short’layarak para kaybettiler.
Bu durumun ana nedeni merkez bankalarının (teorik olarak özerk olsalar da, dolaylı olarak devletlerin) yeni bir resesyona izin vermemesiydi bence. Bunun para basmayla gelecek olan enflasyona oranla çok daha yıkıcı olacağını düşündükleri için midir yoksa Great Reset planının bir parçası mıdır bilinmez.
Birçok insan 2021 ilk çeyrek sonu krizin başlayacağını söylüyor. Birçok insan geçen sene de bunu söylüyordu. Piyasayı zamanlamak bizim gibi yatırımcılar için olanaksız. Piyasa yapıcılar ne zaman uygun görürse o zaman cokecektir. Dünyayı yönetenler bir şekilde yönetmeye devam edeceklerdir. Paranın adı, şekli, üretimi değişir ama bu değişmez. Benim amacım bu süreçte mümkün olduğu kadar avantajlı bir pozisyon almak. Öte yandan bir nevi devrim yapmaya çalışan, GME short squeeze ile wall street’e meydan okuyan arkadaşları da ilgiyle takip ediyorum. Anlaşılan 2021 de 2020 kadar sıra dışı olacak.
Selamlar,
Can Selam,
Öncelikle seni tebrik ederim, hayırlı olsun!
İnşallah sağlıklı ve kısmetli bir çocuk olur,
Bu bilinçle çok iyi bir baba olacağına eminim.
Çok güzel ifade ettiğin gibi piyasa yapıcılar veya dünyayı yönetenler ( sonuçta adı önemli değil ) sosyal medya üzerinden insanlara korku pompalayarak işlem yaptırmaya zorluyorlar. ( ve böylelikle sürekli kazanıyorlar ) Bana göre de ‘para kaybetmenin en garantili yolu finans haberlerini izleyerek yatırım yapmaktan geçiyor.’
Bay tutumlunun buna benzer bir sözü olduğunu anımsıyorum ( yanlışsam düzeltsin lütfen ) maden finansçılar piyasanın izleyeceği yönü çok iyi biliyorlar niye haberlerde show yaparak yada fon yöneterek zaman kaybediyorlar ki?
Bir iki kaldıraçlı işlemle parayı götürebilirler:-)
Bu sözü tarihten bir örnekle açıklarsak; hatırladığım kadarıyla 1700’lü yılların başında az bir parayla 180 $’dan güney deniz şirketi isimli hisseye giren newton 380 $’dan çıkıyor fakat hisse 600 $’a çıkıyor. Bunu gören newton bu sefer hırsla ( ilk işlemden 3.500 pound kazanmanın verdiği özgüvenle sonunu düşünmeden / kaybı hesap etmeden ) varını yoğunu satarak ikinci kez 700 $’dan tekrardan alım yapıyor. Hem de çok büyük bir miktarla ( o zamanın 20.000 Pound’u bugünün 3 milyon $’ı ) Sonra hisse ilk önce 400 $’a sonra da 100 $’a iniyor. Kaşar gibi rendelenen Newton, bu deneyimden sonra hepimizin bildiği o ünlü sözü söylüyor. ‘Yıldızların hareketlerini hesaplayabiliyorum da insanların çılgınlığını hesaplayamıyorum’…
Newton gibi ( bana göre tartışmasız bir numara ) yaptığı fizik ve matematik buluşlarıyla günümüzü şekillendiren dahi bile zamanlamayı becerememişken biz nasıl becerebilelim ?
Sonuçta; insan doğası ve sosyal dinamikler o kadar dağınık, karışık ve tahmin edilemez boyutlardadır ki, onları tahmin etmenin mümkün olmadığını düşünüyorum. ( tabii piyasa yapıcı olarak hareketi başlatan ve sonlandıran sen değilsen ) O yüzden deneyimlerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki, gerçek olmayan korkunu / psikolojini yönetebildiğin oranda başarılı olabiliyorsun.
Sevgiler,
Hakan Yıldız,