
Pozitif şok terimi ile varlık fiyatlarını yukarı yönlü etkileyen ve önceden kestirilemeyen rassal olayları kastediyorum. Aslında geçtiğimiz hafta birden fazla şok yaşadık. Bildiğiniz gibi ilk olarak bir geceyarısı kararnamesi ile Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal görevinden alınıp, yerine Naci Ağbal getirildi. Bu tür bir müdahale kendi başına bir pozitif şok sayılmaz. Hatta üslup itibarıyla negatif bir şok olduğu söylenebilirdi. Ancak ertesi gün Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak İnstagram üzerinden istifa etti. Sonrasında yaşananlar ise piyasa tarafından pozitif bir şok olarak algılandı. Hazine ve Maliye Bakanı olarak ‘ılımlı’ bir yüz olan Lütfi Elvan getirildi. Söylem ‘Çin modeli kalkınmadan‘ ortodoks ekonomi politikalarına kaydı. Zaten çoğunuz gelişmeleri takip etmişsinizdir. Takip etmeyenler veya detayını öğrenmek isteyenler Murat Yetkin‘in ve Uğur Gürses‘in yazılarına bakabilir. Bu süreç içerisinde Pfizer ve BioNtech‘in ilk etkili Covid-19 aşısını geliştirdiklerini duyurmalarının küresel piyasalarda yarattığı coşkuyu da not edeyim. Gerçekten ilginç ve sıradışı gelişmeler yaşandı geçen hafta.
Ödemeler dengesi krizi ve siyasi yol ayrımı
Kişisel finans ve finansal bağımsızlık temalı blogta siyasi konulara girmemeye çalışıyorum. Ancak, ekonomi politikalarını belirleyenler siyasetçiler. Dolayısıyla onların siyasi tercihlerini takip etmek yatırımcı açısından bir zorunluluk maalesef. Bu kapsamda 10 Şubat 2020 tarihli Kur Şoku Senaryosu ve Yatırım başlıklı yazımda uygulanan para ve maliye politikalarının tutarsızlığına dikkat çekip, bu politikaların sürdürülemeyeceğini ve bu tutarsız politikalarda ısrar edilirse bir kur şoku daha yaşanabileceğini söylemiştim. Nitekim, Moody’s kredi derecelendirme şirketi’de Eylül ayı ortasında Türkiye’nin kredi notunu düşürerek kur şoku ve ödemeler dengesi krizi uyarısında bulundu. Ayrıntılar için şu yazıma bakabilirsiniz. Siyasi tercihler ve bu tercihlerin yol açtığı çelişkili ekonomik politikaların sürdürülemezliği ayyuka çıkınca siyasetin de bir yol ayrımına geleceğini Dolar kaç TL Olacak Yıl Sonunda? başlıklı yazımda belirtmiştim. İşte o yol ayrımı da geçtiğimiz hafta gerçekleşti. Şu an için en azından söylem düzeyinde 180 derece dönüş yaptı siyasi irade.
Pozitif şok sonrası olası senaryolar
Siyasi iradenin karşısında esasen iki ana politika seçeneğinin var olduğunu düşünüyorum: sermaye kontrollerine başvurmak veya ortodoks ekonomi politikaları ile birlikte IMF’ye giderek ülkeye ciddi bir dış kaynak sağlamak. İkisi de siyasi açıdan tercih edilecek bir durum değil tabi. 🙂 Bu nedenle, siyasi irade üçüncü bir yol deniyor. Yani vitrindeki yüzleri ve söylemi, piyasaları rahatsız etmeyecek kişiler ve sözlerle değiştiriyor. Zaman içerisinde piyasalar bu değişiklikleri olumlu algılayıp, borçlanma maliyeti düşerse IMF’ye gerek kalmadan sürecin atlatılabileceğini umuyor diye tahmin ediyorum. Tabi bu politikanın başarılı olup olmayacağı, söylemin eylemlerle uyumlu bir şekilde desteklenip desteklenmeyeceğine ve şansa (yani küresel ekonomik ve siyasi çerçeveye) bağlı. Başarılı olmasını diliyorum zira hepimizin yararına olur. Aksi durumda en başta belirttiğim iki seçenekten biri tercih edilecek…
Pozitif şok ve portföy performansı
Yaşadığımız pozitif şok, aslında şoklar diyelim, finansal özgürlük portföyümü bir kez daha test etmemi sağladı. Daha açık söylemek gerekirse borsaların yükseldiği, Eurobondların getirilerinin düştüğü ve Türk Lirası’nın ciddi olarak değerlendiği durumda portföyün performansı ne olurdu sorusunun cevabı hakkında biraz bilgi edindim. En son portföy analizini 14 Ekim tarihli yazımda yapmıştım. Aradan geçen bir aylık zamanda finansal bağımsızlık portföyüm Türk Lirası bazında %6,9 değerlenirken, dolar bazında da %5,1 değer kazandı.
Portföyümün yaklaşık yarısını oluşturan Eurobond‘lar bu volatilite de performans üzerinde belirleyici oldu. Zira düşen CDS’ler dolar bazlı tahvillerin değerinin artmasına neden oldu. Bu sayede Eurobond portföyümün değeri TL bazında %5 ve Dolar bazında %7 arttı. Güncel portföy dağılımını aşağıda ki grafikte görebilirsiniz. Şunu da vurgulamakta fayda görüyorum. 2-3 hafta önce kredi riskinin artması nedeniyle 8-9 bin dolarlık Eurobond satmıştım. Bu kararımın hala yerinde olduğunu düşünüyorum. Söylem değişti ama bakalım eylemler değişecek mi? 🙂

Borsa İstanbul
Dikkatli okuyucularım yukarıdaki grafikten Borsa İstanbul’un payının %10,4’ten %15,6’ya çıktığını fark etmiş olabilir. Covid-19 aşısının bulunduğu haberini gördükten sonra elimdeki nakit TL’nin hepsini Tüpraş’a yatırdım. Bu arada, banka hisseleri de yükseldi bildiğiniz gibi. Ancak ben elimdeki Akbank hissesini satmıştım kısa bir süre önce. 🙁 Yine de yükselişi kaçırmadım çünkü Akbank’ın satışından elde ettiğim sermayeyi 74 TL’den Tüpraş alarak değerlendirmiştim. 🙂 Yalnız şunu da vurgulayayım: Tüpraş’ı uzun vadeli tutmak amacıyla biriktiriyorum. Bu hissenin geleceği petrol fiyatına bağlı ve petrol fiyatlarının artması için talebin artması yani dünya ekonomisinin de düzelmesi lazım diye düşünüyorum. Hazır düşük fiyatlardayken biraz alayım dedim. Dolayısıyla Borsa İstanbul’un payının artması taktiksel bir tercih oldu. Hala yurtdışı yatırıma öncelik verdiğim stratejime bağlıyım.
Sonuç olarak
Geleceği öngörmenin imkansız olduğunu geçtiğimiz hafta yaşanan gelişmeler ile gördük. Bazı genel öngörüler yapabiliriz tabi. Örneğin, herkes Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faiz kararını bekliyor şu an. Politika Faizi Artırılırsa Ne Olur? başlıklı yazımda bu sorunun cevabını aramıştım mesela. Ama bu öngörülerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini veya ne zaman gerçekleşeceğini bilmek mümkün değil. Küçük yatırımcı olarak yapabileceğimiz en iyi şey riskleri yöneterek iyi çeşitlendirilmiş bir portföy oluşturmak ve tutarlı bir şekilde yola devam etmek diye düşünüyorum. Siz ne dersiniz?
Okuyucularıma Not
Pinti Değil Tutumluyum’a ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu bloğu ayakta tutabilmek ve masraflarını karşılayabilmek için bağlı linkler kullanmaya karar verdim. Eğer burada yazdıklarımın size bir değer kattığını düşünüyorsanız, aşağıdaki linklere tıklayarak bana destek olabilirsiniz.
Ya da doğrudan bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz: Buy Me a Coffee
Interactive Brokers ile 33 ülkede yer alan 135 piyasaya 23 farklı para birimi kullanarak erişebilirsiniz. Hisse senedi, tahvil, opsiyon, futures, FX ve fon işlemlerinizi çok düşük maliyetle yapabilirsiniz. Interactive Brokers hesabınıza para transferini Türkiye’de ki Türk Lirası hesabınızdan EFT yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Interactive Brokers hesabı açın.

Merhaba
Güzel yazı için teşekkürler.Bu aralar yazılarınızı seyrekleştirdiniz sanıyorum. Size mail atmıştım ama sanırım görmediniz birkaç sorum olmuştu mailde.
İyi akşamlar
Merhaba Çağlar Bey,
Maalesef haklısınız. Bloğa ayırabildiğim zaman oldukça kısıtlı. Sorularınıza en kısa sürede bakmaya çalışacağım. Selamlar.
Merhaba, portföyünüze ekleme ya da portfoyünüzden satış yaptığınızda, bir sonraki performans hesaplama sırasında neyi baz alıyorsunuz? Sonuçta ay içinde illa ki alış satış yapılıyor ve toplam değer aynı kalmıyor.
Merhaba İsmail Bey;
Al-sattan ziyade uzun vadeli yatırıma odaklanıyorum. Dolayısıyla, çok sık alış satış yapmıyorum. Son ayda sadece Tüpraş’a eklemede bulundum. Onun haricinde portföy pozisyonum değişmedi. Portföy performansını alış tarihlerinizi ve al-sattan kaynaklanan masraflarınızı da hesaba katarak hassas bir şekilde hesaplamak mümkün olabilir. Ancak biraz uğraşı ister. Bu tür durumlarda benim yaklaşımım attığım taş ürküttüğüm kurbağaya değer mi sorusuna yanıt aramak oluyor. Çoğu zaman yaklaşık bir hesap işimi görüyor. Dolayısıyla uğraşmıyorum çok hassas ölçmeye. Selamlar.