
Portföy paylarında durum ne sorusunun cevabını kısaca özetleyeceğim bu yazıda. Bildiğiniz gibi Kredi Riski ve Eurobond Portföyü başlıklı yazımda Moody’s şirketinin Türkiye’nin kredi notunu B1’den B2’ye indirerek ödemeler dengesi krizi olasılığını dile getirdiğini söylemiş ve portföyümdeki Eurobond ağırlığını azaltmanın yerinde olacağını belirtmiştim. Bu amaç doğrultusunda Eurobond alımına ara vermiş, mevcut Eurobondların bir kısmını elden çıkarmış ve yurtdışı yatırımlara ağırlık vermiştim. Son üç haftada aynı strateji ve taktik doğrultusunda hareket etmeye devam ediyorum.
S&P 500 alımına devam
Son yazımda ağırlığı vermek istediğim S&P 500 endeksinin halihazırda pahalı olduğunu ve mevcut Shiller fiyat/kazanç oranının gelecekte elde edeceğim getiri oranı açısından düşük bir düzeye işaret ettiğini belirtmiştim. Ancak geleceğin belirsiz olduğundan hareketle S&P 500’e yatırıma devam edeceğimi de ifade etmiştim. Nitekim son yazımdan bu yana yaklaşık 2.600 dolarlık VUSD alımı yaptım. Böylece 14 Ekim tarihi itibarıyla yurtdışı yatırımlarımın piyasa değeri 11.340 doları buldu. Yurtdışı portföyümün son halini aşağıdaki tablodan görebilirsiniz.

Yurtdışı portföy ve nakit akışı
Hazine Eurobondları kadar olmasa da yurtdışı piyasalara yaptığım yatırımlardan bir miktar nakit akışı sağlıyorum bildiğiniz gibi. Yeni alımın ardından portföyün nakit akışı verimi %1,7 olarak gerçekleşti. Bu büyüklükte bir portföyden elde edeceğim nakit akışı yıllık 200 dolar civarında diğer bir deyişle.

Portföy ağırlıkları
Şimdi genel portföyde varlık çeşitlerinin paylarına bir göz atalım. Bildiğiniz gibi 15 Eylül tarihli yazımda risk yönetimi kapsamında genel porföydeki Eurobond ağırlığını %65,8’den %50’nin altına çekme hedefimi ortaya koymuştum. Aşağıdaki grafikten gördüğünüz üzere son bir ay içerisinde bu hedefime ulaştım. 14 Ekim tarihi itibarıyla portföyümdeki Eurobond payı %48’e düşmüş durumda. Düşüşün kaynağı Eurobond satışım, ilave ettiğim aylık tasarruflar ve cüzi ölçüde hisse senetlerindeki değer artışından kaynaklanıyor. Ayrıca, ideal portföy ağırlıkları hedefim doğrultusunda S&P 500’in payını portföyümde artırıyorum. Son alımla birlikte genel portföyümün yaklaşık onda biri büyüklüğüne erişti. Yurtdışı yatırımlarımın artması ile birlikte aldığım ülke riski azalıyor.

Gidişata göre vergi borcu çıkmadan bir miktar daha Eurobond satışı yapabilir ve Eurobond ağırlığını %40’ın altına da çekebilirim. An itibarıyla çoğu dolarda olmak üzere elimde hala ciddi bir miktarda nakit olduğu için Eurobond satışı yapmanın bir anlamı yok. Zira aşırı nakit tutmak da getiri oranımı aşağı çeker.
Portföy: Borsa İstanbul
Enflasyon ve Türk Lirası’nın değer kaybı nedeniyle Borsa İstanbul portföyümün reel dolar bazında getirisi beni tatmin etmiyor şu an. Para İlüzyonu ve Portföy Performansı başlıklı yazımda bu konuya ayrıntılı olarak değinmiştim. Gerçi o yazıdan bu yana portföyün TL cinsinden değeri önemli ölçüde arttı. Ancak, kur artışını da göz önüne alırsak attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmiyor diyebilirim. Aşağıdaki grafikte hisse senetlerinin ağırlıklarının dağılımını görebilirsiniz. Tüpraş, Arçelik, Tofaş ve Akbank portföyün %85’ini oluşturuyor. Türk Traktör ve Ereğli hisselerini ise takip etmek amacıyla portföye katmıştım. Bu iki senedi hariç tutarsak oran olarak en yüksek karı Arçelik (%79,3), Otokar (%73,9) ve Tofaş’tan (%61,2) elde etmiş durumdayım. Tüpraş ve Akbank’ta ise sırasıyla %4,4 ve %3 zarardayım.

Tarihsel fiyat dinamikleri
Fırsat olmadığı için uzun süredir Borsa İstanbul’daki hisse senetlerimin tarihsel fiyat dinamiklerini analiz etmemiştim. Şimdi güncel fiyatların uzun dönem trend değerlerinden ne kadar sapmış olduklarına bakalım. Veri kaynağını ve analiz yöntemini merak edenler bu ve şu yazıya göz atabilir. Fiyatların, hisse bölünmeleri ve kar payı dağıtımları göz önüne alınarak ayarlanmış aylık dolar bazında enflasyondan arındırılmış 2020 yılı Eylül ayı fiyatları olduğunu belirteyim.
Akbank
Akbank’ın performansı 2018 yılından bu yana vasat olmaya devam ediyor. Aşağıdaki grafikten gördüğünüz üzere eski krizlerde olduğu gibi V şeklinde bir toparlanma söz konusu değil. Uygulanan makroekonomik politikalar rasyonel hale getirilmedikçe banka hisselerinin anlamlı bir getiri sağlayacağını da sanmıyorum.

Arçelik
Arçelik kar anlamında Borsa İstanbul portföyümü sırtlayan hisse senedi. Hala uzun dönem trendinin neredeyse bir standart sapma altında. 2018 yılındaki kur şokundan bu yana W şeklinde iki dip yapmış gözüküyor. Ülke ekonomisinin gidişatına bağlı olarak uzun dönem trendine yakınsayabilir veya üçüncü bir dip de yapabilir. 🙂

Coca Cola
V şeklinde bir düzeltme görmediğim ve uzun süredir artıya geçmesini beklediğim bir başka hisse de Coca Cola. Şu an TL bazında %24,8 karda gözüküyorum. Ancak sabit dolar fiyatlarıyla baktığımızda kağıdın fiyatı hala uzun dönem trendinin bir standart sapma altında seyretmeye devam ediyor. Yani L şeklinde. 🙂

Ereğli Demir Çelik
Bu kağıdın fiyatı, uzun dönem trend değerine yaklaşmış durumda gözüküyor. Ekonomi genelinde bir iyileşme olmazsa yukarı gitme potansiyeli alternatiflere göre daha sınırlı diye düşünüyorum.

Otokar
Uzun dönem trend değerine göre hala ucuz olan bir başka hisse de Otokar. Güncel fiyat dolar bazında 2020 yılı Eylül fiyatlarıyla uzun dönem trend değerinin bir – iki standart sapma alt aralığında seyretmeyi sürdürüyor.

Tofaş
Tofaş’ta Otokar gibi uzun dönem trend değerine göre ucuz gözüküyor. Otomobil sektöründe ciddi bir iyileşmenin, ana ihracat pazarı olan Avrupa Birliği ekonomilerinin veya yurtiçi ekonominin ciddi ölçüde toparlanması ile mümkün olur diye düşünüyorum.

Türk Traktör
Aşağıdaki grafikten gördüğünüz üzere Türk Traktör’ün hisse fiyatı U şeklinde bir toparlanma yaşamış diyebiliriz. Ancak fiyat düzeyi hala uzun dönem trend değerinin biraz altında.

Tüpraş
Borsa İstanbul portföyümde en çok ağırlık verdiğim hissenin dolar bazında reel fiyatı veri seti kapsamında en düşük değerinde şu an! Eğer şirket batmazsa, dünya ve Türkiye ekonomisi bir – iki yıla biraz toparlarsa ve aşırı petrol arzı olmazsa olası kar potansiyeli mevcut fiyat düzeyine göre yüksek gözüküyor. 🙂 Hayırlısı diyelim.

Sonuç olarak
Borsa İstanbul portföyümde sadeleştirme yapmayı düşünüyorum. Türk Traktör ve Ereğli’yi satıp Otokar ve Tofaş alabilirim. Ayrıca, Akbank ile de yollarımı ayırabilirim. Taze nakitle Borsa İstanbul’un genel portföyümdeki payını artırmak istediğimden ise emin değilim. Gerçi, siyasi karar alıcı politika faizini artırma yoluna gidip biraz rasyonel politikalar uygularsa 2018 yılında olduğu gibi TL’de ciddi bir değerlenme görebiliriz. Bu durumda, TL cinsinden portföy küçülse bile dolar bazında anlamlı bir getiri sağlayabilir. Bu anlamda, TL bazlı varlıklarım aldığım kur riskine karşı bir tür sigorta işlevi de görüyor. Ancak kesin kararımı vermedim.
Elde tuttuğum nakdin esas hedefi yurtdışı piyasalar olmaya devam edecek. Risk yönetimi kapsamında aldığım ülke riskini daha da minimize etmek istiyorum. S&P 500’ün göreli yüksek fiyat düzeyi ise işimi zorlaştırıyor. Ancak, alıma devam edeceğim. ABD Hazine tahvilleri ise hisse senetleriyle ters korrelasyona sahip ve volatileyi azaltıcı şekilde hareket ediyor. Getiri potansiyeli sınırlı olsa da portföy riskini azaltmak için ağırlığını zaman içerisinde artırabilirim. Bakalım zaman ne gösterecek.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere sağlıcakla kalın.
Okuyucularıma Not
Pinti Değil Tutumluyum’a ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu bloğu ayakta tutabilmek ve masraflarını karşılayabilmek için bağlı linkler kullanmaya karar verdim. Eğer burada yazdıklarımın size bir değer kattığını düşünüyorsanız, aşağıdaki linklere tıklayarak bana destek olabilirsiniz.
Ya da doğrudan bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz: Buy Me a Coffee
Wise (eski adıyla TransferWise) hesabı ile yurtdışı aracı kurumlara düşük maliyetli para transferi yapmak için: Wise hesabı açın.
Interactive Brokers ile 33 ülkede yer alan 135 piyasaya 23 farklı para birimi kullanarak erişebilirsiniz. Hisse senedi, tahvil, opsiyon, futures, FX ve fon işlemlerinizi çok düşük maliyetle yapabilirsiniz. Interactive Brokers hesabınıza para transferini Türkiye’de ki Türk Lirası hesabınızdan EFT yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Interactive Brokers hesabı açın.

Merhaba,
Yurtdisi yatirimlarinda Hisse senetlerini dusunmuyor musunuz ? Mesela, orta vade de petrol fiyatlarinda artis bekleniyorsa/bekliyorsaniz (ve portfoyde TUPRAS oldugu icin) $XOM-EXXON alinabilir. Bununla birlikte belki de bir miktar Petrol ETF’si #USOI gibi?
Gordugum kadari ile siz cok temkinli gidiyorsunuz ama belkide portfoyun %10-15 gibi bir miktari da “gorece” riskli yatirimlara yonlendirilebilir. Ne dersiniz?
Selamlar,
Merhaba Ali Bey;
Yatırım konusunda herkes için tek bir doğru yok diye düşünüyorum. İhtiyatlı olduğum konusunda haklısınız. Zira yaşım 40’ın üzerinde. Aşırı risk alıp tasarruflarımın önemli bir kısmını kaybedersem yerine koymak çok zor olur benim için. Zira, bir insanın sağlıklı bir şekilde çalışabileceği süre üç aşağı beş yukarı belli… 🙂 Ama yaşınız daha gençse daha fazla risk almakta bence bir sakınca yok. İşler umduğunuz gibi gitmezse kaybınızı telafi etmeniz mümkün. İşler iyi giderse çok daha fazla kazanmış olursunuz. Ayrıca, Türkiye gelişmekte olan bir ülke. Borsa İstanbul ve Eurobond yatırımlarımın portföyümdeki payı düşünüldüğünde aslında ortalama bir ABD vatandaşına göre zaten muazzam risk alıyorum. 🙂 Selamlar;
Merhaba,
Ben de 50 ye merdiven dayadim az kaldi. Dediginiz gibi risk algisi cok onemli ve BIST’de (TR’de) yatirim yapmak (goreceli) cok riskli :-). Bununla birlikte kastim asiri risk almak degil elbette ama bana gore portfoyun %10-15 i kadari ile (gorece) riskli varliklara yatirim yapilmali. Eger inceleme firsatiniz olduysa verdigim EFT ve Altin & Gumus ETF/ETN leri de aylik odeme yapiyorlar ve bayagi yuksek temettu odemeleri var, ve riskliler :-).
Selamlar,
Modern Portföy Teorisi ne kadar fazla risk alırsanız ödülünüz o kadar fazla olur diyor. Benim tercihim makul bir riskle, makul bir getiri elde etmek. Yani kafam rahat olsun istiyorum. Öte yandan risk gerçekleştiğinde oluşacak kaybı kabul edebiliyorsanız biraz daha fazla risk almakta bir sorun yok bence. Bol kazançlar şimdiden Ali Bey.