
Sermaye kontrolleri hükümet, merkez bankası veya düzenleyici bir kuruluş tarafından ulusal ekonomiye yurtdışı sermaye giriş ve çıkışlarının kontrol edilmesi anlamına geliyor. Sermaye kontrolleri vergiler, gümrük vergileri, mevzuat değişiklikleri ve hacim sınırlamaları gibi yöntemlerle sağlanabilir. Aslına bakılırsa bu yöntemler aracılığı ile ödemeler dengesi kapsamında sermaye hesabı kontrol edilmeye çalışılıyor. Zira denkliğin karşı tarafı olan cari hesap kontrol edilemiyor. Diğer bir deyişle, cari denge açık veriyor ve bu açığı kapatacak döviz bulunmakta zorlanılıyor. Kur Şoku Senaryosu ve Yatırım başlıklı yazımda ödemeler dengesinin nasıl çalıştığı ve bu konuda izlenen politikaları detaylıca açıklamıştım. Henüz okumamış olan okuyucularıma bir göz atmalarını tavsiye ederim. Nereden çıktı bu sermaye kontrolü yazısı derseniz, çoğunuzun bildiği gibi geçtiğimiz günlerde döviz ve altın alımlarına %1’lik kambiyo vergisi geldi. Bu bir sermaye kontrolü uygulaması… Bu yol tercih edildikten sonra girdiğimizin yolun bizi nereye götüreceği belirsiz. Özellikle finansal bağımsızlık amacıyla uzun vadeli yatırım yapıyorsanız bu konuda biraz kafa yormak lazım.
Sermaye kontrolleri ile dolarizasyon önlenebilir mi?

Döviz alım-satımını, bulundurmayı yasaklarsanız önlenir tabi. 🙂 Şaka bir yana mevcut politikalarla dolarizasyonun önlenebileceğini düşünmüyorum. Çünkü buradaki asıl problem bir güven sorunu. İnsanlar enflasyonla mücadele ve bunun sonucundaki paranın değer kaybının önlenmesi konusunda herhangi bir irade görmüyorlar. Görmedikleri içinde hayat boyu çalışarak edindikleri birikimleri döviz ve altın alarak enflasyonun aşındırıcı etkisinden korumaya çalışıyorlar.

Döviz alımına ciddi bir oranda vergi getirilmesi iki yüzü keskin bir kılıç. Evet dolar alırken vatandaş tereddüt edebilir. Ama aynı vatandaş, dövizini bozdurmak isterse de tereddüt edebilir. Zira bozdurduğunu yerine koymanın maliyetini yükseltmiş oldunuz bu kambiyo vergisiyle. Ayrıca, tasarruf sahibi açısından -döviz mevduat faizlerinin düşük düzeyi göz önüne alındığında- artık bankada döviz mevduat hesabı açmanın fazla bir anlamı kalmadı. Döviz yastık altına da kayabilir. Aslına bakılırsa, yatırımcıların işlem maliyetinin artırılması döviz ticaretinde karaborsa oluşmasının önünü açabilir.
Son olarak sermaye kontrollerine doz arttırılarak devam edilirse özellikle büyük tasarruf sahipleri paralarını yurt dışına çıkarmayı çok daha güvenli ve cazip bulabilir. Ekonomi literatüründe bu olguya sermaye kaçışı (capital flight) adı veriliyor.

Sermaye kontrolleri ve Borsa İstanbul

Birkaç gündür keyfim yerinde. Zira hisse senetleri portföyüm artıda. 🙂 Peki sermaye kontrolleri ve kambiyo vergisi Borsa İstanbul açısından ne anlama geliyor? Öncelikle, yabancı yatırımcı açısından Türk sermaye piyasalarının bir sürü ikamesi var. Eğer yabancı yatırımcılar ülkeye soktukları parayı geri alamayacaklarını düşünürlerse zaten ülkeye taze para sokmazlar. Olan paralarını da en kısa sürede ülke dışına çıkarıp kendilerini güvence altına almaya bakarlar. Nitekim bir ekonomi yazarı da yazısında yılbaşından 15 Mayıs tarihine kadar yabancıların borsada net 3,6 milyar dolarlık satış yaptığını yazmış. Türk tahvillerinde de aynı dönemde net 6,7 milyar dolarlık satış yapmışlar. Bu tür uygulamaların bu gidişata nasıl katkıda bulunacağını sizin takdirinize bırakıyorum.

Yabancı yatırımcıların Türk sermaye piyasalarından çıkmayı tercih etmeleri özellikle yabancı ağırlığı fazla olan hisseler açısından olumlu olmayan bir durum. Benim portföyde de yabancı ağırlığı yüksek Bist 30 hisseleri var. Dolayısıyla kısa vadede portföy değerimin çok fazla artmasını beklemiyorum. Öte yandan Bist 100 artmaya devam da edebilir. Zira düşük faiz ve alternatifsizlik nedeniyle daha çok sayıda küçük yatırımcı borsaya girebilir ve özellikle hacimsiz hisseler yükselebilir. Ayrıca, devlet müdahalesi de endeksin akıntıya karşı kürek çekmesini sağlayabilir. Bu konuda Alaattin Aktaş’ın yazısı okunmaya değer. Neler olacak hep birlikte göreceğiz.
Eurobond yatırımı açısından kambiyo vergisi

Hazine Eurobonlarına yatırımı seven biri olarak dolar alımına getirilen %1’lik kambiyo vergisi beni üzdü tabi. Öte yandan iyiki zamanında doların kaç olduğuna bakmayıp alabildiğim kadar Eurobond almışım da dedirtti. Peki bu vergi Eurobond alma iştahımı azalttı mı? Tam tersine, dolar cinsinden nakit akışımı mümkün olan en hızlı şekilde artırmanın önemini bana gösterdi. Zira kümese enflasyon vergisi salındı ve tavuklar kaçmasın diye çitleri yükselttiler. Tavukların kümeste kalmaya hevesli olmadıklarını anlayınca daha sert tedbirler alabilirler. Bu şartlar altında Eurobond dolar cinsinden nakit akışı sağlayan en iyi seçenek bana göre. Tabi her zaman vurguladığım gibi devletimizin iflas etmeyeceği varsayımı altında… Dolayısıyla getiri oranlarını avantajlı bulduğumda Eurobond alımına tam gaz devam diyorum.
Yurtdışı yatırım açısından sermaye kontrolleri

ETF – Exchange Traded Funds başlıklı yazımda neden yurtdışı varlıkları portföyüme katmalıyım sorusunun cevabını ayrıntılı olarak vermiştim. Merak eden ve henüz okumamış okuyucum inceleyebilir. Diğerleri için tek cümleyle cevabı özetleyeyim: yurtdışı finansal varlıkları edinmemin genel portföyümün riskini azaltacağını düşünüyorum. Diğer bir deyişle, yurtdışı varlıklar edinerek aldığım ülke riskini azaltmış olacağım. Bu kapsamda, sermaye kontrolleri ülke riskinin arttığını gösteren bir başka işaret. Dolayısıyla, riski kontrol etmek için daha düşük riskli yatırımların genel portföydeki ağırlığını artırmak en akılcı yol olur diye düşünüyorum.
Sonuç olarak

Finansal bağımsızlık için yatırım yapmak zorundayız. Yaptığımız yatırım da enflasyonun üzerinde reel getiri sağlamak zorunda. Bu getiri oranını sağlamak için sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir düzene ihtiyaç var. Sermaye kontrolleri ise yatırımcı açısından seçenekleri kısıtlıyor. Dolayısıyla sermaye kontrolü finansal özgürlük peşinde koşanlar için arzu edilen bir durum değil. Eğer bu yolda çok ileri gidilir ise yatırımcı açısından elindekini korumak getiri elde etmekten daha önemli hale gelebilir. Umalım ki böyle olmasın.
Sağlıcakla kalın.
Okuyucularıma Not
Pinti Değil Tutumluyum’a ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu bloğu ayakta tutabilmek ve masraflarını karşılayabilmek için bağlı linkler kullanmaya karar verdim. Eğer burada yazdıklarımın size bir değer kattığını düşünüyorsanız, aşağıdaki linklere tıklayarak bana destek olabilirsiniz.
Ya da doğrudan bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz: Buy Me a Coffee
Interactive Brokers ile 33 ülkede yer alan 135 piyasaya 23 farklı para birimi kullanarak erişebilirsiniz. Hisse senedi, tahvil, opsiyon, futures, FX ve fon işlemlerinizi çok düşük maliyetle yapabilirsiniz. Interactive Brokers hesabınıza para transferini Türkiye’de ki Türk Lirası hesabınızdan EFT yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Interactive Brokers hesabı açın.

Merhaba,
Bilgi ve tecrübelerinizi paylaştığınız için teşekkürler..
Hakikaten çok faydalı oluyor..
Hazine Eurobonduna ilgim sayenizde oldu diyebilirim..
Vadesini bekleme fikrindeyim ben de..
Benim sizden düşüncenizi rica edeceğim konu ; Eurobond alımlarınızda kağıt tercihinizi hangi kriterlere göre belirliyorsunuz acaba … veya sadece getiri seviyesi midir aslolan ?
Şimdiden teşekkürler..
Merhaba Yusuf Bey;
Bilgi ve deneyimimi paylaşmak hoşuma gidiyor. Sizin gibi okuyucularımdan gelen olumlu geri dönüşler de ayrıca motive edici. Eurobondlarla ilgili sorunuza gelince öncelikle getiri oranına bakıyorum. Ayrıca, kupon oranına (yani ne kadar nakit akışı sağladığına) ve vadesine bakıyorum. Amacım hem yüksek getiri elde ederken en kısa sürede de nakit akışımı artırmak. Selamlar;