
Bugün ne zaman erken emekli olabilirim sorusunun cevabını arayacağım. Bunun için erken emekli olduğum zaman hedeflediğim hayat standardı için gereken parayı tahmin etmem gerekiyor tabi. Bir önceki yazımda da tam olarak bunu yapmaya çalışmıştım. Şimdi o yazıda açıkladığım senaryoları baz alarak finansal bağımsızlık için ne kadar para lazım ve ne kadar sürede bu noktaya varabilirim sorularının cevabını Excel yardımıyla bulmaya çalışalım.
Varsayımlar
Öncelikle yatırımdan elde edeceğim reel getirinin %4 olduğunu varsayıyorum. Yani nominal olarak dolar bazında yıllık ortalama %7 getiri elde edeceğimi öngörüyorum. Eğer bu performansın üzerine çıkabilirsem erken emekli olmak için gereken süre kısalabilir. Tersi bir durumda da uzayabilir doğal olarak. Getiri oranının ve tasarruf oranının finansal bağımsızlığa ulaşma süresini nasıl etkilediğini görmek için şu yazıma bakabilirsiniz. Hane gelirini yıllık 156 bin TL ve toplam giderlerimi ise iyimser bir şekilde 72 bin TL ile sınırladığımı varsayıyorum. Şüphesiz bu rakamlar değişebilir. Ayrıca, şu anki portföy büyüklüğümün kabaca 300 bin TL olduğunu ve yatırım dışındaki amaçlarla borçlanmayacağımı da varsayıyorum. Keza bir önceki yazımla uyumu koruyarak dolar kurunu 7,03 olarak almaya devam ediyorum. Son olarak SGK emekli maaşımın bugünün parasıyla 5 bin TL civarında olacağını ve 15 yıl sonra emekli maaşı almaya başlayacağımı ekleyeyim. Tabi kurallarda bir değişiklik olmazsa… 🙂
Baz senaryo
Aşağıdaki şekilde kullandığım excel modelinin bir görüntüsünü görüyorsunuz. Sol üst tarafta varsayımlarım yer alıyor. Hemen altında bir önceki yazımda belirttiğim baz senaryo kapsamında %4 kuralı gereğince finansal bağımsızlık ve erken emeklilik için bana gereken meblağ görülüyor: 462 bin dolar. Tabi bu miktar SGK emekli maaşımı kapsamıyor. %4 reel getiri oranından ve mevcut tasarruf oranımı ile gelir düzeyimi koruduğum varsayımı altında bu portföy büyüklüğüne ulaşmak tam 20 yıl sürüyor.
Ancak 15 yıl sonra SGK emekli maaşımı alacağım. Bu geliri hesaba katarsam finanse etmem gereken aylık açık 1.540 – 711 = 829 dolar. Şeklin sol alt tarafında hesabı görebilirsiniz. Bu durumda %4 kuralı gereği erken emekli olabilmek için gereken portföy büyüklüğü yaklaşık 248 bin dolara düşüyor. Finansal özgürlüğe ulaşma süresini ise 12 yıl olarak hesaplıyorum. 15 yıl sonra SGK emekli maaşı alacağımı göz önüne alırsak aradaki zaman uyumsuzluğunun neden olduğu gelir açığını kapatabilmek için kabaca 1,5 yıl daha çalışmam yeterli olur. Yani gerçek finansal bağımsızlığa ulaşma sürem 13,5 yıl.

Kiralık evde erken emekli senaryosu
Kendi evimizin olmadığını ve hep kirada oturacağımızı varsayalım. Bu durumda bir önceki yazımda tahmin ettiğim ve finanse etmemiz gereken miktar aylık 1.816 dolar idi. %4 kuralı uyarınca yaklaşık 544 bin dolarlık bir finansal bağımsılık portföyüne ulaşmak gerekiyor bu senaryo uyarınca. Aşağıdaki şekilden gördüğünüz üzere SGK hesaba katılmadan bu portföy büyüklüğüne ulaşmak 23 yıl alıyor. Bu da mümkün değil zira yaşımı düşünürsek maalesef en fazla 22 yıl daha çalışabilirim. 🙂 SGK maaşı hesaba katıldığında ise finanse edilmesi gereken açık 1.816 – 711 = 1.105 dolar. Tabi bu miktarda bir reel getiri elde edebilmek için yaklaşık 331 bin dolarlık yatırım gerekiyor. Bu portföy büyüklüğüne ulaşmak için ise 16 yıl gerekiyor. SGK emekli maaşından yararlanmak için 15 yıl beklemem gerektiği için herhangi bir zaman uyumsuzluğu da yok.

İki çocuklu erken emekli senaryosu
Aile de çocuk sayısının ikiye çıktığını ve bu çocukları eğitim öğretim hayatları boyunca pahalı özel okullara gönderdiğimizi varsayalım. Bu durumda %4 kuralı gereği bize gereken portföy büyüklüğü aşağıdaki şekilden de görüldüğü üzere yaklaşık 639 bin dolar. %4 reel getiri oranından bu büyüklükte bir portföye ulaşmak ise tam tamına 25 yıl alıyor. En fazla 22 yıl çalışabileceğim düşünüldüğünde bu portföy büyüklüğü benim için ulaşılamaz konumda. Tabi varsayımlarımızı değiştirmediğimiz sürece. 🙂 SGK maaşı devreye girdiğinde finansal özgürlük için gereken meblağ 426 bin dolara düşüyor. Bu portföy büyüklüğüne erişmek ise 19 yıl alıyor.

Yüksek sağlık giderli erken emekli senaryosu
Üzerinde çalıştığım bir diğer senaryo ciddi ve kronik bir sağlık sorunu ortaya çıkarsa ne olacağı üzerineydi. Sağlık giderimizin çok yükseldiği bu senaryo kapsamında bize gereken büyüklüğü SGK maaşı dikkate almadığımızda yaklaşık 622 bin dolar. Yıllık ortalama %4 reel getiri oranından bu miktara erişme süremiz ise 25 yıl. Yine ulaşılabilir bir hedef değil. SGK maaşını dikkate aldığımızda ise %4 kuralı gereğince ihtiyaç duyduğumu portföy büyüklüğü 408 bin dolara düşüyor. Bu meblağa mevcut varsayımlar altında 18 yılda ulaşabiliyoruz.

Devlet okuluna giden çocuklu erken emekli senaryosu
Buraya kadar hep finansal özgürlüğümüze zarar verebilecek riskleri senaryolaştırmıştım. Şimdi çocuğu özel okula değilde devlet okuluna göndersek ne olur sorusuna cevap arayalım. Doğal olarak erken emekli olmak için gereken portföy büyüklüğü yaklaşık 302 bin dolara düştü bu senaryoda. SGK maaşı dikkate almadan bu portföye erişme süresi ise sadece 14 yıl. Önceki senaryolara göre ciddi bir süre kazanımı söz konusu. SGK maaşı dikkate alındığında ise %4 kuralı kapsamında bize gereken portföy büyüklüğü sadece 88 bin dolar! Üstelik mevcut varsayımlar altında bu miktara 4 yılda ulaşabiliyorum!

Hemen heyecana gerek yok tabi. 🙂 Zira SGK emekli maaşımı almak için en az 15 yıl beklemek zorundayım mevcut yasal çerçeve kapsamında. Önümüzdeki dört yılın sonunda erken emekli olursam maaş alana kadar oluşacak gelir açığını nasıl kapatacağım? Tek çözüm dört yılın sonunda da çalışmaya devam etmek. Ne zamana kadar? 88 bin dolarlık portföyün üzerine eklediğim ilave miktar, maaş alana kadar oluşacak açığı karşılayana kadar. Bu egzersizi aşağıda excel modelinin en sağ kısmında yaptım. Buna göre 4 yıl değil 9 yıl çalışmam gerekiyor! Yani 9 yılın sonunda erken emekli olabilirim. Bu senaryo tüm diğer alternatif senaryolara göre en yakın erken emekliliği sağlıyor görünüyor.

Sonuç
Beş farklı senaryo kapsamında ne zaman erken emekli olabilirim sorusunun cevabını analiz ettim. 9 yıldan 19 yıla kadar farklı sonuçlar ortaya çıktı. Gerçek hayat bu senaryolarla sınırlı değil tabi. Çok farklı durumlar öngörülebilir ve çok farklı sonuçlar elde edilebilir. Ayrıca, modelleri çalıştırırken yaptığımız varsayımlar değişirse sonuçlar da çok değişir. Örneğin %4 yerine %5 reel getiri oranı ile birikim aşamasında biraz daha yüksek bir tasarruf oranı tutturursak tüm senaryolarda finansal özgürlük yolculuğumuzu kayda değer bir biçimde kısaltabiliriz. Keza erken emekli olduktan sonra öngördüğüm yaşam standardını biraz düşürürsek finansal bağımsızlığa erişme süresinde yine kayda değer bir iyileşme sağlanabilir. Sonuçta, hangi senaryonun gerçekleşeceği yaptığımız seçimlere bağlı.
Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle hoşçakalın.
Okuyucularıma Not
Pinti Değil Tutumluyum’a ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu bloğu ayakta tutabilmek ve masraflarını karşılayabilmek için bağlı linkler kullanmaya karar verdim. Eğer burada yazdıklarımın size bir değer kattığını düşünüyorsanız, aşağıdaki linklere tıklayarak bana destek olabilirsiniz.
Ya da doğrudan bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz: Buy Me a Coffee
Interactive Brokers ile 33 ülkede yer alan 135 piyasaya 23 farklı para birimi kullanarak erişebilirsiniz. Hisse senedi, tahvil, opsiyon, futures, FX ve fon işlemlerinizi çok düşük maliyetle yapabilirsiniz. Interactive Brokers hesabınıza para transferini Türkiye’de ki Türk Lirası hesabınızdan EFT yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Interactive Brokers hesabı açın.

Merhaba Bay Tutumlu,
Öncelike çok kapsamlı ve anlaşılır güzel yazılarınız için teşekkür ederim. Size bir sorum ve bir de paylaşımım olacak.
Öncelikle sorum şu; Trinity çalışması, dediğiniz gibi %4 güvenli çekme oranı ile portföyün büyük ihtimalle 30 yıl sonunda 0 doların üzerinde kalacağını gösteriyor. Fakat tabi bu piyasaların ne olacağına ve sequence of return riskine de bağlı. Duruma göre para miktarı 30 yıl sonunda ciddi artmış da olabilir. Fakat emeklilikte ve bizimki gibi istediğin zaman yan işler bulmanın çok da kolay olmadığı bir ülkede ola ki portföy tükenirse ne yaparım diye düşünmek de gerekiyor. Ben bununla ilgili kafamda aritmetik yaparken, birikimleri acaba değer kazanma oranı daha düşük, fakat düzenli nakit akışı sağlayacak olan gayrimenkule yatırmak daha mı faydalı olur diye düşünmeye başladım. Sonuçta portföy %3-4 yıllık çekmeye devam edildiğinde bir senaryoda tamamen tükenebilir fakat gayrimenkulunuz bundan 30 yıl sonra da hala bir değere sahip olacak ve kiraladığınızda nakit akışı sağlayacak. Bu konuyla ilgili fikirlerinizi paylaşırsanız çok memnun olurum.
Paylaşacağım şeye gelince, eminim siz de biliyorsunuzdur, yurt dışında annuity(Türkiye’de yıllık gelir sigortası) diye bir kavram var. Bilmeyenler için açıklamış da olayım, siz biriktirdiğiniz mesela 100.000$ınızı bir sigorta şirketine 60 yaşında veriyorsunuz ve o da karşılığında emekli maaşı verir gibi mesela 400 doları hayatınızın sonuna kadar size veriyor. Türkiye’ye de bu konu bir kaç yıl önce gelmiş ama herhalde talep eksikliğinden sigorta şirketleri bununla ilgili bir ürün sunmuyor gibi görünüyor. Okuduğum bir kitaba göre (Wade Pfau -Safety First Retirement Planning) annuity’ler kullanılarak %4 kuralına kıyasla daha az ana parayla aynı nakit akışını sağlamak mümkün. Ayrıca longevity risk yani 30 yıldan fazla yaşayıp parasız kalma riskini de bertaraf etmiş oluyorsunuz, çünkü annuity size hayatınızın sonuna kadar ödeniyor. Tabi bir eşiniz ve çocuklarınız varsa ben ölünce ödeme bitince onlar ne yapacak derseniz, ona da bir çözüm sunulmuş. Ya eşi de kapsayan annuity alıyorsunuz yani ikiniz de vefat edene kadar devam ediyor ya da geri ödemesi olan Hayat Sigortası ile annuity’yi birleştirerek siz ölseniz de karınızın yeni bir annuity satın alacak parayı almasını sağlıyorsunuz. Bunlara bir göz atmanızı öneririm. Türkiye’de yok zannedersem, ve Amerika’lı şirketler de sadece Amerika’lılara annuity veriyor fakat İsviçre’de (google’dan swiss life calmo single premium 3b diye aratırsanız çıkar) bunu sağlayan sigorta şirketleri var. Sormadım Türklere hizmet veriyorlar mı diye ama neden olmasın diye düşünüyorum.
İyi günler
Merhaba Harun Bey,
Yazıları beğendiğinize sevindim. Hedefe giden tek bir yol yok. ABD’de gayrimenkul yatırımları yoluyla finansal bağımsızlık elde eden insanlar var. Türkiye’de neden olmasın. Sorun şu ki, Türkiye’de emlak fiyatı ve kira oranları arasında uyumsuzluk var genellikle. Yada en azından konutlarda öyleydi. Finansal açıdan karlı bir gayrimenkul yatırımı yapma imkanı bulursanız tabiki değerlendirin bence. Konuyla ilgili bir yazımda var:
Ev Almak Bir Yatırım mıdır?
Riskten kaçınan biriyseniz annuity seçeneğini de değerlendirebilirsiniz. Benim özelimde çok anlamlı değil. Zira 14 yıl sonra emekli maaşı almaya hak kazanıyorum. En az 6-7 yıl daha çalışacağımı öngörürsek parasız kalma olasılığı sıfıra yakın. Türkiye’de bu hizmetin sunulmasını dilerim tabi. Selamlar.
Sevgili Dostum,
Tebrik ederim,
Yazını çok büyük keyifle okudum.
Benden daha iyi bildiğin gibi BİST uzun vadeyi ( al & tut ) cezalandırırken orta vadeyi ( al & sat ) ödüllendiriyor. Sonuçta bist dersini çalışmayan ( bu işe zaman ve para ayırmayan ) kimseyi ödüllendirmiyor. O yüzden geçmiş tecrübelerimden ders alarak ‘işim nedeniyle bir orta vadecinin yapması gerekenleri ( sektör, şirket, rekabet, rasyo, fk, çarpanlar, haber takibi gibi ) zaman kısıtlaması nedeniyle yapamadığım’ için son 1 yılda bir hayli keyfim kaçmış ve iş hayatım ile bist arasında kalmıştım.
Yaşadığım bu zihinsel patinaj sonucu ( kafam rahat bir şekilde sürekli yatırım düşünmek zorunda kalmadan ) kısacası yatırım ile ilgilenmeden ( al & tut yaparak finansal özgürlük ) hedefime ulaşabilmek için ETF ( değer artışı ve kur farkı nedeniyle ) yatırımı yapmaya karar verdim.
Ben % 4 kuralını biraz Türkiye’ye yada kur farkı olan bir yerde emeklilik geçireceğime göre uyarladım.
Bu çerçevede bildiğin gibi % 4 kuralı ( ABD Enflasyonundan sonra ABD’de yaşayanlara kalması gereken getiri oranı ) Ben emekliliğimde ABD yaşamayı planlamadığım için bu enflasyon üstü getiri kısmını otomatik olarak eliyorum.
SP500 Endeks fonu ( 1957 – 2018 yılları arası ) 61 yıllık getiri ortalaması % 8
( 19.02.20 tarihli investopia verisine göre )
SP500 Endeks fonu ( 2010 – 2020 yılları arası ) 10 yıllık getiri ortalaması % 13,6
( 24.08.20 tarihli Goldman Sachs verisine göre )
Kimsenin yatırım kararını etkilemek istemediğim için bu iki verinin fikir vermesi için yeterli olduğunu düşünüyorum.
Uzun bir girişten sonra soruma gelirsek:-)
Nasdaq Etf yatırımlarımdan ( bileşik getirinin çalışması için 10 yıl bekledikten sonra, 10. Yılın sonunda ) yıllık % 9 brüt, yıllık % 6,5’da vergi sonrası net getiri elde etmeyi planlıyorum. Sorum şu, yıllık getirinin % 1’ni sürekli olarak ana parada bırakıp kalanını çekerek ( % kaç getiri elde edersem edeyim ) ana paranın hiç azalmamasını hedefliyorum.
Bu düşüncem doğru mu?
Özel olarak cevap vermek isterseniz: hakanyildiz2018@yahoo.com,
Saygı ve Sevgilerimle,
Hakan Yıldız,
Merhaba Hakan Bey;
Öncelikle güzel sözleriniz için teşekkür ederim. Sorunuza gelince aklıma gelen birkaç husus var. Öncelikle, geçtiğimiz on yıl içerisinde ABD sermaye piyasaları uzun soluklu bir boğa piyasasındaydı. Dolayısıyla, bu döneme ilişkin ortalama getiri oranları oldukça iyi. Ancak, bu her zaman böyle olmayabilir. Örneğin, 2000-2008 arası dönemde S&P 500’ün getirisi %-9,1 yanlış hatırlamıyorsam. Ayrıca, ortalama yıllık getiri oranları bazen yanıltıcı olabilir. Yani bir yıl %-10 ertesi yıl %10 artabilir piyasa. Emeklilik tarihiniz kötü bir yıla veya yıllara denk gelirse hesabınızda öngördüğünüzden çok daha fazla para çekmiş olabilirsiniz bu yaklaşımınızla. Buna getiri oranı sıralaması riski (sequence of return risk) deniyor. Genel olarak gelecek belirsiz. Kimse ne olacağını bilemez. Kişisel olarak işi bırakmayı planlıyorsam ve geçiminden sorumlu olduğum kişiler de varsa, ihtiyatlı hareket edip çok iyimser varsayımlar yapmam. Riski mümkün olduğunca azaltmayı çalışırım. Ama tabi ne kadar risk alacağınıza karar vermek sizin bileceğin birşey. Selamlar;