Can Sıkıntısı, Yatırım ve Finansal Bağımsızlık

Can Sıkıntısı, Yatırım ve Finansal Bağımsızlık

Can sıkıntısı, şu an ruh halimi tasvir eden en uygun ifade diyebilirim. Çocuk hastalanınca mecburen 2 hafta ara verdim iş hayatına ve blog yazılarına. Grip salgını (influenza A ve B) bu sene ben dahil bütün hane halkını bayağı sağlam kırdı geçirdi. Ciddi bir sıkıntı olmadan atlattık bu süreci. Ardından, kürkçü dükkanına geri döndüm. Ama ağzımda acı bir tat. Kalbimde bir köşeye sıkışmışlık hissi. Elim hiçbir şeye gitmiyor. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Ufukta depresyon mu göründü acaba? 🙂

Can sıkıntısının kaynakları

Yabancılaşma

Photo by Pascal Bernardon on Unsplash

Bu hislerin doğasını irdelediğimde ilk karşıma çıkan yaptığım iş ve çalıştığım yer oldu. Çalıştığım yere olan yabancılaşmam had safhaya ulaşmış. İşyerindeki ortam o kadar gerçek üstü bir hale geldi ki ayın 15’ini beklemekten başka anlamlı hiçbir şey kalmadı. Doğruyu söylemek gerekirse şahit olduğum şeyler absürd komedi sınırlarında dolaşıyor. Bu tımarhaneden kurtulmak şu an mümkün değil maalesef. Daha doğrusu ayrılmak mevcut koşullarda rasyonel bir karar olmaz. Kapitalizmin görünmez zincirleri beni de diğer kürek mahkumlarının yanında oturmaya zorluyor. Yoksa bas git, kim ne diyebilir? Resmi yoldan emekliliğe daha 15 yıl var. Finansal bağımsızlık yolculuğuna iyi bir başlangıç yaptım ama daha gidecek çok yol var. Böyle bir ortamda ömrünün 10 yılını maaş karşılığı satmak dışında daha iyi bir çözüm olmaması insanın canını sıkmazsa ne sıkar?

Sağlık sıkıntıları

Photo by Kendal on Unsplash

Tabi ki sağlık sıkıntıları. Gençken her şeyi yapabileceğin hissini taşıyorsun. Gençliğin enerjisi, hayatta karşılaştığın şeylerin senin kişisel deneyimin açısından yeni olması yaşama sevinci sağlıyor. Hayatın hep böyle süreceğini sanıyorsun. Ama hayat bunun bir yanılsama olduğunu sana gösteriyor zamanla. Sen yaşlandıkça ailen, akrabaların ve arkadaşların da yaşlanıyor. Birdenbire binbir türlü sağlık sıkıntıları etrafını kuşatıyor. Çoğu zaman bu konularda yapabileceğin şeyler ya çok sınırlı ya da hiçbir şey yok. Şansın yaver gider ve ciddi bir sağlık sıkıntısı yaşamasan bile fiziksel ve mental kapasitenin erozyana uğradığını hissetmeye başlıyorsun.

Mecburiyet caddesi

Photo by Coen van on Unsplash

Yolun başındayken hayat sana sürekli farklı yolları seçme şansı tanır. Örneğin hangi üniversiteye gideceğini, hangi bölümde okuyacağını, hangi işte çalışacağını, kimlerle takılacağını vs. seçersin erişebildiğin alternatifler arasından. Ama bir süre sonra geçmişte yaptığın bu seçimler artık senin gideceğin yolu belirlemeye başlıyor. Seçim yapma sıklığın ve seçenekler giderek azalıyor. Hayat, küçük bir Anadolu şehrinde mecburiyet caddesinde bir aşağı bir yukarı yürümeye benziyor. İşte o noktada can sıkıntısı ve mutsuzluk hayatının ana örüntüsü haline gelmeye başlıyor. Sanki fark etmeden duvarları görünmez bir hapishanenin içinde buluveriyorsun kendini.

Hapishaneden kaçmak için gereken süre

Photo by Ye Jinghan on Unsplash

Finansal bağımsızlık elde ederek bu hapishaneden kaçmanın yolunu arıyorum. Sorun şu ki bu iş epey bir zaman alacak. Ne yapacağımı, nasıl yapacağımı biliyorum. Tasarruf et, yatırım yap. Sistemi bir kere kurduktan sonra tek yapmanız gereken oturup beklemek. Ama sermaye birikimi ve yatırım zaman ve sabır gerektiriyor. Oturup beklerken de canınız sıkılıyor. Can sıkıntısı yatırım sürecinde önemli bir problem haline gelebilir. Heyecan arayan bünye al-satçılığa yönelerek anlık tatmin peşinde koşabilir. 🙂 Getiri oranı düşebilir. Anapara kaybı yaşanabilir. Daha da kötüsü yıllarca bekleme fikri cesaretinizi kırabilir ve finansal bağımsızlık hedefinden vazgeçmenize neden olabilir. Özellikle, birikim sürecinin ilk yıllarında portföy büyüklüğünüz hayal ettiğiniz hedefin oldukça altında kalması ümidinizin kırılmasına yol açabilir.

Can sıkıntısının çaresi

Photo by Christopher Campbell on Unsplash
Photo by Toomas Tartes on Unsplash

O halde ne yapmalı? Benim cevabım beynimizi bardağın dolu tarafına odaklayarak eğitmemiz ve anlık keyif veren hobiler edinmemiz gerektiği yönünde. Nedir bardağın dolu tarafı? Örneğin %50 tasarruf ettiğiniz her ay en az bir aylık özgürlüğünüzü de cebe atıyorsunuz. Bunun farkında olmak, sayılara ya da grafiklere dökmek kendimizi daha iyi hissettirebilir diye düşünüyorum. Keza spor salonuna gitmek, gezmek, doğa yürüyüşleri yapmak, okumak, dil öğrenmek, blog açmak gibi aktiviteler de can sıkıntısıyla baş etmenin güzel yolları olabilir. Benim durumumdan yola çıkarak yaptığınız işi veya iş ortamınızı değiştirme şansınız varsa daha da güzel olur tabi. Birde bazı şeyleri kontrol etmenin imkânsız olduğunu kabullenmek lazım bence. Hayat kötü sürprizlerle dolu. Kontrolümüz dışında olan olaylar için fazlaca üzülmenin veya endişelenmenin başta kendimiz olmak üzere kimseye bir faydası yok.

Okuyucularıma Not

Pinti Değil Tutumluyum’a ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu bloğu ayakta tutabilmek ve masraflarını karşılayabilmek için bağlı linkler kullanmaya karar verdim. Eğer burada yazdıklarımın size bir değer kattığını düşünüyorsanız, aşağıdaki linklere tıklayarak bana destek olabilirsiniz.

Ya da doğrudan bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz: Buy Me a Coffee

Wise (eski adıyla TransferWise) hesabı ile yurtdışı aracı kurumlara düşük maliyetli para transferi yapmak için: Wise hesabı açın.

Interactive Brokers ile 33 ülkede yer alan 135 piyasaya 23 farklı para birimi kullanarak erişebilirsiniz. Hisse senedi, tahvil, opsiyon, futures, FX ve fon işlemlerinizi çok düşük maliyetle yapabilirsiniz. Interactive Brokers hesabınıza para transferini Türkiye’de ki Türk Lirası hesabınızdan EFT yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Interactive Brokers hesabı açın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top