
Otomasyon, işsizlik ve finansal bağımsızlık kavramlarının bir arada ne işi var diyebilirsiniz. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler imalat sanayinde ve hizmetler sektöründe otomasyon potansiyelini gittikçe yükseltiyor. Otomasyonun artması verimlilik açısından bakıldığında iyi bir şey. Ancak, mevcut kapitalist düzen açısından aşırı otomasyon büyük bir problem yaratıyor: işsizlik. Gelir ve servet dağılımı aşırı dengesiz olduğu için insanların büyük çoğunluğu hayatta kalmak için emekleri karşılığı elde ettikleri maaşlara bağımlı. Ancak, otomasyonun artması ekonomi büyümesine rağmen istihdam olanaklarındaki artışı kısıtlıyor. Sonuçta yapısal işsizlik (kalıcı işsizlik) oranı artarken ücretlerde reel olarak ya yerinde sayıyor ya da geriliyor. Reel ücretler üzerindeki baskının bir diğer önemli nedeni de küreselleşme tabi. Artan otomasyonun yol açtığı/açacağı işsizlik sorununa bir çözüm bulunmazsa maaşlı çalışan açısından geleceğin dünyası oldukça tatsız olabilir.
Otomasyon ve hizmetler sektörü

Otomasyon, imalat sanayinde çok uzun zamandır işgücündeki artışı sınırlıyor. Makinaların emeği ikame etmesiyle toplam faktör verimliliği artıyor ve ekonomi büyüyor. Mavi yakalı çalışanların toplam istihdamdaki oranı ise düşüyor. Dolayısıyla, hizmetler sektörü ana istihdam alanı halinde geldi. Ancak, yapay zeka uygulamalarının gelişmesi artık hizmetler sektöründe de otomasyonun artmasına olanak sağlamaya başladı. Çevrim içi bankacılık hizmetlerinin artması ve ATM’ler giderek bankacılık alanında çalışan sayısı ihtiyacını azaltıyor. Hatta, robot fon yöneticileri belli bir süre sonra finans piyasasına hakim olabilirler.

Google Duplex‘i duymuşsunuzdur belki. Google’ın üzerinde çalıştığı bu sanal yardımcı sizin için restoranları arayıp rezervasyon yapabiliyor. Karşı taraf bir makine ile konuştuğunun farkında bile değil. Çağrı merkezlerinin tarihe karışması için çok beklemeyeceğiz gibi duruyor. Doğrusu, önümüzdeki 10-20 yıl içinde yeni yapay zeka uygulamalarının bugünkü ofis işlerinin çoğunu yapabilir hale geleceğini öngörüyorum. Örneğin, standart bir konuda bir şirkete yada devlet kurumuna dilekçe yazdığınızda bir yapay zeka uygulaması cevap yazısını anında elinize verecek. Yada muhasebe kayıtlarını tutma işini yapay zeka uygulamaları devralacak.
Otomasyon en çok gelişmekte olan ülkeleri vuracak

Uluslararası kurumlara bakarsanız bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler gelişmekte olan ülkelere hep yeni fırsatlar sağlayacak. Bilgiye kolay erişim, yazılım falan filan. Ben bu bakış açısını naif buluyorum. Yeni teknolojileri geliştiren gelişmiş ülkeler bu teknolojileri de en etkin şekilde kullanacaklardır. Birim üretim maliyetlerini düşürerek bazı alanlarda gelişmekte olan ülkelerin ucuz emek avantajını ortadan kaldıracaklardır. Ayrıca, yeni teknolojilerin yarattığı daha az sayıdaki vasıflı işlere de iyi eğitimli gelişmiş ülke çalışanları daha kolay erişeceklerdir. Üstelik, çoğu gelişmekte olan ülkenin eğitim altyapısı böyle bir dönüşümü destekleyecek durumda değil. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri genellikle ikili bir yapı sergiler. Yani modern bir kesim ile geleneksel bir kesim vardır. Modern kesim yeni otomasyon teknolojilerini benimsediğinde gençler ve mevcut çalışanlar ekonominin modern kesiminde nispeten iyi şartlarda iş bulmakta çok zorlanacaklarını düşünüyorum.
Üretim ve tüketim döngüsünün kırılması
İlerleme ütopyasında insanlığın bir gün otomasyon ve makinelerin yardımıyla günlük yaşamı idamesi için katlandığı angaryalardan kurtulacağı umudu vardır. Mevcut kapitalist düzende tüketim ve üretim birbirlerini uyararak döngüsel bir şekilde artmakta. Ancak, aşırı otomasyon bu döngüyü kırabilir. İnsanlar iş bulamazlarsa nasıl harcama yapabilirler? İnsanlar harcama yapamazlarsa ekonomi nasıl büyüyebilir? Bu sorular giderek daha fazla soruluyor. Düşünülen bir çözüm çalışma ile para kazanma arasındaki bağı gevşetmek. Yani, herkese doğduğu andan öldüğü ana kadar en temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar gelir vermek. Tabi mevcut sosyal güvenlik sistemleri de tarih olacak. Böylece, tüketimin artması mümkün olacak. Diğer yandan evrensel gelir olarak adlandırılan böyle bir sistemin kurulabilmesi için öncelikle ülkenin belli bir gelişmişlik düzeyinde olması lazım. Yoksa böyle bir sistemi destekleyecek kaynağı bulamazsınız. Ayrıca, bu fikrin uygulanabilir olup olmadığı konusunda da soru işaretleri var.
Eşitsiz bir dünyada finansal bağımsızlık

Otomasyonun ve küreselleşmenin çalışan kesim üzerindeki negatif etkileri sürerse hem dünya ölçeğinde hem de içinde yaşadığınız toplum içinde gelir ve servet eşitsizliğinin artacağını öngörmek kehanet olmaz. Yüksek gelir getiren vasıflı işler için rekabet giderek yükselecek. Çalışanların büyük bir kısmı asgari ücrete mahkum olacak. İş güvenliği giderek azalacak. Bu durumun siyasi bir tepkiye yol açması kaçınılmaz. Zaten günümüzde de milliyetçilik ve popülizmin arttığını görüyoruz. Zamanla bu tepkiler küreselleşmenin ve otomasyonun yol açtığı/açacağı zararları telafi edecek politikaların önünü açar mı? Yaşayıp göreceğiz. Ancak, bireysel düzeyde ayaklarınızı yorganınıza göre uzatmak ve hayatınızı işsiz kaldığınızda sürdürebilmenizi sağlayacak bir birikim oluşturmak akla en yatkın çözüm. Yani finansal bağımsızlığınızı elde etmeniz gerekiyor. Tabi bir diğer çözümde daha kolay iş bulabileceğiniz bir gelişmiş ülkeye göç etmek olabilir.
Finansal bağımsızlığı elde etmek giderek zorlaşacak
Finansal özgürlüğü elde etmek bireysel bir çözüm olabilir. Ancak, bu hedefe aileden kalan bir şeyler olmadığını varsayarak görece iyi bir maaşı olan bir işiniz varsa ulaşabilirsiniz. Ancak, mevcut gidişat devam ederse böyle bir iş bulmak ve korumak giderek zorlaşacak. Çevremdeki belli bir yaşın üzerindeki çoğu insan, çocukları henüz iş bulamadığı için 65 yaşına kadar çalışmaya niyetliler. Tabi maaşlı iş seçeneği dışında bir iş kurmakta çözüm olabilir. Belli sayıda insan böyle bir çıkış imkanı bulabilir. Ama 82 milyonluk ülkede 82 milyon patron olmasına imkan yok. Hayatın gerçeği böyle. Ayrıca, bugün kendi işiniz olsa bile yarın bu işin devam edeceğinin garantisi yok. Bir ekonomik krize bakar iflas. Dolayısıyla, eğer imkanınız varsa finansal özgürlük için birikim yapmaya bugün başlamak lazım. Hem ekonomik güvenliğimizi daha fazla sağlama alırız hem de çocuklarımızı hayat mücadelesine daha iyi bir noktadan başlatabiliriz.
Okuyucularıma Not
Pinti Değil Tutumluyum’a ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu bloğu ayakta tutabilmek ve masraflarını karşılayabilmek için bağlı linkler kullanmaya karar verdim. Eğer burada yazdıklarımın size bir değer kattığını düşünüyorsanız, aşağıdaki linklere tıklayarak bana destek olabilirsiniz.
Ya da doğrudan bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz: Buy Me a Coffee
Wise (eski adıyla TransferWise) hesabı ile yurtdışı aracı kurumlara düşük maliyetli para transferi yapmak için: Wise hesabı açın.
Interactive Brokers ile 33 ülkede yer alan 135 piyasaya 23 farklı para birimi kullanarak erişebilirsiniz. Hisse senedi, tahvil, opsiyon, futures, FX ve fon işlemlerinizi çok düşük maliyetle yapabilirsiniz. Interactive Brokers hesabınıza para transferini Türkiye’de ki Türk Lirası hesabınızdan EFT yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Interactive Brokers hesabı açın.
Umarım EYT yaygınlaşmadan önce şu sağ popülizm akımı azalarak biter. Diktatöryal bir yönetim altında EYT uygulanmaya başlanmasını hayal edemiyorum. Resmen bitmeyen kısırdöngü bir kabusa dönüşür. Ne kadar oy o kadar EYT’ye döner iş.