Vergi Giderimi Nasıl Azaltabilirim?

Önceki yazımda maaşa talim eden bir kişinin üzerindeki vergi yükünü tahmin etmiştim. Vergi sisteminin çarpıklığından ötürü maaş düzeyinden bağımsız olarak kazandığımız her 1 TL’nin 50 kuruşuna devletin el koyduğu ortaya çıkmıştı. Mevcut sistemin zenginlerin lehine fakirlerin aleyhine çalıştığı kanaatimi de dile getirmiştim. Siyasetçilerin de, fakirin ekmeğine el koymaktan utanmadıkları anlaşılıyor ki bu sistem on yıllardır sürüyor. O halde iş başa düştü. Bugün bu yükü nasıl azaltırız sorusunun cevabı olarak aklıma gelen çözümleri sizlerle paylaşacağım. Yasal olmayan hiçbir şey önermeyeceğim. Yasal sınırlar çerçevesinde de bu adaletsizliği azaltacak stratejiler var. Nasıl mı? İşte cevaplar:

Tüketimi ertelemek

Siyasetçiler, zengin ve varlıklı kesimlerden ya da esnaftan vergi almaya güçleri yetmediği veya çıkarlarıyla uyuşmadığı için bordro mahkumlarına dolaylı vergilerle yükleniyor. Bu stratejinin varsayımı insanların tüketimlerini kısıp erteleyemeyeceği üzerine. O halde alttan halıyı çekelim. Tasarruf oranını artırıp tüketimi birikim sonrası döneme erteleyelim. Eğer tasarruf oranımı 10 puan artırırsam ödeyeceğim vergiden kazancı aşağıdaki tabloda görebilirsiniz. En alt gelir düzeyinde toplam vergi yükü %49,1’den %47,2’ye (1,9 puan) düştü. En yüksek gelir düzeyinde ise toplam vergi yükü %50,3’ten %47,9’a (2,4 puan) düştü. Maaş geliri nispeten yüksek bir kişi, daha düşük gelir düzeyindeki birine kıyasla tüketimini erteleyerek daha fazla vergi avantajı elde ediyor. Ayrıca, tasarruflarımızı yatırıma yönlendirirsek zaman içerisinde vergi kazançlarımızın katlanacağının da altını çiziyorum. Her 1 $’lık vergi kazancını %7’lik getiri oranı ile değerlendirirsek 14,5 yılda 2 $ yapar.

Yatırım yapmak

Sermayenin göreli kıt olduğu az gelişmiş bir ülkede, israfa ve borçlanmaya dayalı bir devlet düzenini sürdürmek için sermaye sahiplerine verilen ödülün artırılması gerekiyor. Nitekim, siyasetçiler de sermaye sahiplerine çeşitli indirimler sağlayarak aynen böyle yapıyor. Dolayısıyla, bir bordro mahkumu da tasarruflarını vergi oranının düşük olduğu yatırım araçlarında değerlendirerek yükünü azaltabilir. Örneğin, Eurobond faiz gelirleri yıllık 34.000 TL ye kadar gelir vergisinden muaf. Maaşımızın yanında 34.000TL’lık Eurobond kupon gelirimiz olduğunu varsayalım. Bu ek gelirin toplam gelir vergisi yükümüze etkisini aşağıdaki tabloda görüyorsunuz. Gelir vergisi yükündeki en dramatik azalma ise en alt gelir düzeyinde! Yani maaşı, yatırım geliri ile ikame ederek hem finansal bağımsızlığı elde etmek hem de daha az vergi ödemek mümkün. Ayrıntılı bilgi için Menkul Sermaye Elde Eden Mükellefler İçin Vergi Rehberi‘ni inceleyebilirsiniz.

İkametgahı yurtdışına taşımak

Birikim dönemini tamamladıktan sonra şartları uygun başka bir ülkeye yerleşmek de bir çözümdür. Böylece, aşırı vergi yükünü birikim aşamasında tasarruf ve yatırım yoluyla üzerimizden atarken, emeklilik yani tüketim döneminde de yurtdışına yerleşerek dolaylı vergilerden kaçınmış oluruz. Yurtdışında yaşarken Türkiye’ye gelip gitmekte özgürüz sonuçta. Üstelik, yurt dışında 6 aydan uzun süre yaşayan Türk vatandaşları dar mükellef tanımına alınmış olup, Türkiye’de kazandıkları menkul kıymet sermaye iratları için gelir vergisi beyannamesi verme zorunlulukları da bulunmuyor! Coğrafi arbitraj, finansal bağımsızlık kapsamında kullanılan yaygın bir strateji. Bu konuyu ileride daha detaylı olarak inceleyeceğim.

Bordroyu yırtıp atmak

Son olarak, girişimcilikten ve yoğun çalışmaktan hoşlanıyorsanız maaş karşılığı çalışmayı bırakmakta vergi giderini azaltabilir. Kendinize ait bir iş kurar, her türlü giderinizi vergiden düşersiniz. Tabi biraz şans ve basiretli bir tacir gibi davranmanız gerekiyor. Zira yeni kurulan işlerin iş hayatında uzun süre yaşayamamaları gibi bir olgu var. Ayrıca, Ankara’nın absürd vergi sisteminin, kurallara uyan ticari işletmelerin de lehine olmadığını vurgulamakta yarar görüyorum.