Vergi: En Yüksek Gider Kalemi

Vergi: En Yüksek Gider Kalemi

Finansal bağımsızlığa ulaşmanın yolu tasarruftan geçiyor. Tasarrufa en büyük gider kalemlerini azaltarak başlamak en akılcı stratejidir. Bir bordro mahkumunun en büyük gider kalemi de vergidir. Bu yüzden bu konuya özel bir önem atfetiyorum. Harcamalarımı son iki yıldır ayrıntılı bir şekilde takip ediyorum. Geçen yıl gıda, ulaşım ve sağlık için harcadığım para birbirine çok yakın. Ancak, maaşı hesabımda görmeden ödediğim kesinti miktarı, bu kalemlerin her birinin iki katından fazla. Dolayısıyla, bu kesintiyi azaltmak amacıyla alacağım tedbirlerin getirisi çok yüksek. Üstelik, zenginler gelirlerine oranla doğru düzgün vergi ödemiyor. Onlar ödemiyorsa ben niye ödeyeyim?

Türkiye’nin bütçe mantığı saçmalık

Bir kaç gün önce, Hazine yönetiminde uzun yıllar çalışmış Hakan Özyıldız’ın bloğunda “Hazine’de yeni bir yapı: Borç ofisi (?)” başlıklı bir yazıyı okurken bir şey dikkatimi çekti. Özyıldız, ülkemizde devlet bütçesi hazırlanırken önce harcamaların planlandığını, daha sonra vergi gelirine bakıldığını ve aradaki farkın borçlanılarak kapatıldığını yazmış. Sağduyu ise tam tersini emrediyor. Önce gelirine bakarsın. Sonra harcamalarını önceliklendirir ve sınırlandırırsın. Nitekim, Özyıldız’ın açıklamalarından batı dünyasındaki ‘Hükümetten bağımsız borç idaresi‘ yapılanmasında önce vergi gelirlerinin bütçeyi hazırlayan yetkili idare tarafından tahmin edildiğini, daha sonra bağımsız borç idaresinin ne kadar borçlanılabileceğini bildirdiğini ve bütçe sürecinin son aşamasında harcamaların bu imkanlarla sınırlandırıldığı anlaşılıyor. Aklın yolu bir! Önce harcayıp sonra bu harcamaları karşılamak üzere para bulunmaya çalışıldığı sürece Türk devletinin iki yakası bir araya gelmez. Bu mantık kaynakların etkin kullanımını ve kamuda tasarrufu da teşvik etmez. Vergi yükü de asla düşmez.

Sistem tamamen absürd

Vergi sistemi

Vergi mevzuatı gereksiz karışık olsa da sistem temelde basit. Aşağıdaki şekilde OECD’nin vergi kategorileri görülüyor. Temelde dört çeşit vergi var: gelirden alınan vergiler, mal ve hizmet üzerinden alınan vergiler (dolaylı vergiler), servet üzerinden alınan vergiler ve sosyal güvenlik kesintileri. Bu arada, ‘yerli ve milli’ mevzuatın sosyal güvenlik kesintilerini vergi kabul etmediğini belirteyim. Servet üzerinden alınan vergiler ise motorlu taşıtlar vergisi, emlak vergisi (bina + arazi), veraset ve intikal vergisi vb. kalemlerden oluşuyor.

OECD’nin vergi sınıflandırması

Zenginden az, fakirden çok vergi almak

Kendimi bildim bileli Türkiye’de dolaylı vergilerin oranı çok yüksek olmuştur. Rahmetli Özal’ın Katma Değer Vergisi’ni (KDV) yaygınlaştırma yani ‘vergi reformu’ ile övündüğünü hatırlıyorum. Yaşı yerinde olanlar fiş reklamlarını da gülümseyerek hatırlar. Dolaylı vergiler Hazine’nin gelirini artırsa da önemli yan etkileri var: Rahmi Koç ile asgari ücretli Ahmet Bey aynı miktarda dolaylı vergi öder. Vergi mükelleflerinin mali gücüne göre gelir vergisi alınması ilkesiyle çelişir. Adaletsizdir. Gelir dağılımını da bozar. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde vergi gelirinin büyük çoğunluğu gelir üzerinden alınır. Türkiye’de ise mevcut durum tam tersi. 2016 yılında Türkiye’de dolaylı vergilerin tüm vergi gelirleri içindeki payı %66,6 iken AB ortalaması %34,9 olarak gerçekleşmiş.

Fahiş dolaylı vergi oranları

Verginin vergisi, KDV’nin ÖTV’si olur mu? Bu ülkede olur. Sıfır otomobil almayı deneyin kendi gözlerinizle görün verginin vergisini. Hele üst segment bir aracın alıcıya maliyeti, fabrika çıkış fiyatının üç katına ulaşabiliyor. Diyor ki devlet ‘bir araba sana iki araba bana‘.

Kaynak: https://fiyat.mercedes-benz.com.tr/mercedes-maybach-s-serisi-2018

Peki ÖTV’nin KDV’den farkı nedir? Matematiksel olarak bir farkı yok. Ama bizimkiler yurtdışında meslektaşlarından utandıklarından olsa gerek, KDV oranını %40-45’e dayadık dememek için adını farklı koymuşlar diye düşünmeden edemiyorum. Benzin, tütün, alkollü içecekler, haberleşme hizmetleri gibi mal ve hizmetler üzerindeki vergi yükü %50 ve üzerinde…

Bu ağır dolaylı vergi yükü ekonomik rasyonaliteye de aykırı. Bilimsel açıdan bakıldığında devletin vergi gelirini maksimize eden optimal vergi oranları vardır. Medeni ülkelerde mal ve hizmetler üzerinde ki vergi oranı belirlenirken ekonometrik yöntemlerle bu optimal değerler tahmin edilir. Bu oranların üzerine çıkılması halinde vergi oranı artarken toplanan vergi miktarı düşmeye başlar. Bakınız Laffer eğrisi. Ayrıca, bu ağır vergi yükleri ekonomik büyümeyi de düşürür, gelecek kuşakları da fakirleştirir.

Şirketler vergi ödemiyor

Photo by Sean Pollock on Unsplash

Kurumlar vergisi %20 iken bir bordro mahkumunun gelir vergisi, gelir dilimine göre %40’ı bulabiliyor. Yani kağıt üzerinde bile şirketler sıradan vatandaşa göre daha az vergi ödemekle yükümlü. Gerçekte ise şirketler kağıt üzerindeki bu oranı bile ödemiyorlar. Gelir tablosunda sürekli zarar gösterirsen bir kuruş kurumlar vergisi ödemezsin. Böyle çok şirket var. İş bununla da bitmiyor. Şirketler masraflarını vergiden düşebiliyor. Zenginler kişisel harcamalarını şirket masrafı gösterip dolaylı vergi ödemiyorlar. Aslında şirketler tahakkuk etmiş vergilerini bile ödemiyorlar. Nasılsa vergi affı çıkar diye. Af çıkmasa bile uzlaşma kurumu var. Ödeyemiyorum diyor, devlet güzel bir indirim yapıyor. Artık yeter dediğinizi duyar gibiyim. Ama daha bitmedi. Bordro mahkumlarından toplanan vergilerin bir kısmı yatırım teşviği, Ar-Ge desteği, SGK prim desteği, düşük faizli kredi desteği vb. uygulamalarla şirketlerimizin ceplerine giriyor. Peki sonuç: 2018 yılında ücretli kesimden 83,3 milyar TL gelir vergisi alınırken şirketlerin ödediği vergi miktarı 78,6 milyar TL.

Sistem vergi kaçırmayı özendiriyor

Photo by paulo morales on Unsplash

Akıl dışı vergi politikasının beklenen sonucu ekonomik aktörleri vergi kaçırmaya özendirmesi olabilir. Zaten kayıt dışı ekonominin azaltılamaması da bunu gösteriyor. Gerçi bu konuda araştırma yaparken, bir vergi bürokratının yazdığı bir yazıda, dolaylı vergilere yüklenilme sebebi olarak Türk halkının vergi ödemek istememesini gösterdiğini hatırlıyorum. Bana göre nedensellik ters yönde tabi. Türk vergi sisteminin sorunları bunlarla sınırlı değil. İlgilenen okurlar vergi konularında yazan Ozan Bingöl’ün bloğunu inceleyebilir. Konumuza dönersek, zenginler, şirketleri aracılığı ile gerçekte gelir ve servetlerine oranla çok az vergi ödüyorlar. Küçük esnafta kendi çapında vergi kaçırıyor. Ancak, oy potansiyellerinin siyasetçilerin hoşgörü göstermesine neden olduğunu düşünüyorum. Kümeste geriye vergiden kaçamayan bordro mahkumları kalıyor.

Ödediğimiz paralar israf ediliyor

Photo by krisna iv on Unsplash

Ülkeyi fakirleştirerek toplanan vergiler bir işe yarıyor mu diye düşünüyor insan haliyle. 1998 yılında Kalkınma Ekonomisi dersi alırken Hocamız az gelişmiş ülkelerdeki ‘gösterişçi tüketim’ olgusundan bahsetmişti. Keza bu ülkelerde kaynaklar, kamu idareleri tarafından verimli kullanılamıyor, genellikle ekonomik getirisi düşük ‘prestij‘ projelerine para yatırılıyordu. Sonuç fakirlik tabi. Bugün güzel ülkem Türkiye’de de vergi gelirlerinin ekonomik açıdan anlamlı olmayan ‘prestij’ projelerine harcandığını görüyorum. Şehir hastahaneleri, üçüncü havalimanı, Zafer havalimanı ilk aklıma gelenler. Ödediğimiz vergiler etkin ve verimli harcanmıyor ne yazık ki. Ne vergi bürokrasisinin ne siyasetçilerin durumu düzeltme yönünde bir isteği olduğunu da düşünmüyorum. Durum idare edilebildiği sürece böyle gider. Vergi reformu falan hikaye yani.

Üzerimdeki etkin öznel vergi yükü ne kadar?

Peki bir bordrolu çalışan olarak gerçek vergi yüküm ne kadar diye soralım kendimize. Biraz araştırma yapıp, farklı brüt gelir düzeyine göre bir çalışanın üzerindeki vergi yükünü tahmin ettim. Asgari geçim indirimi gibi bazı hususları basitlik sağlamak için dikkate almadım. Aylık brüt 5.000 TL kazanan bir çalışanın üzerindeki vergi yükünün yaklaşık %32,7 olduğu sonucuna ulaştım. Aylık brüt gelir 20.000 TL’ye çıktığında ise vergi yükü de %39,8’e çıkıyor. Tabi bu vergi yükü gelirden alınan doğrudan vergiler. Ancak, yukarıda açıkladığım gibi Türkiye’de çok ağır bir dolaylı vergi olgusu var.

Gelir düzeyine göre vergi yükü

Peki ne kadar dolaylı vergi ödüyorum? Bunu da kabaca tahmin etmek mümkün. Harcamalarınızı takip ediyorsanız, onları kategorileştirip yıllık bazda toplayabilirsiniz. Benim 2018 yılı harcama kategorilerimi sırasıyla gıda-yemek %28,6, araba-ulaşım %20,7, sağlık %19,7, elektrik-su-ısınma %5,8, haberleşme %3,6, ev %1,9 ve diğer %19,7 değerleri oluşturuyor. Kendi evimde oturduğum için barınma giderleri hesaba dahil değil. Sağlık giderleri de çocuğumun doğumu nedeniyle biraz yüksek. Bu rakamlar doğal olarak kişiden kişiye değişir. Aşağıdaki excel modelinde kişisel harcama kategorilerim ve onlarla eşleşen dolaylı vergi yükü tahminlerim var. Ayrıca, yine kendi yargıma göre harcanabilir gelir oranı varsayımında bulundum. Bir kategoride ki dolaylı vergi yükünü hesaplamak için ilk satıra bakalım: %20,7*%70*5000*0,9*(1-%32,7) = 5.267TL. Yani brüt gelirim aylık 5.000 TL iken ödediğim dolaylı vergi yıllık 9.825 TL’yi buluyor.

Gelir düzeyine göre dolaylı vergi yükü

Şimdi sırtımdaki kişisel vergi yükünü tahmin edebilirim. Aşağıdaki şekilde gelir düzeyine göre toplam vergi yüküm gözüküyor. Vatandaşın kolayca hesaplayamadığı dolaylı vergi yükünü hesap ettiğimizde ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. Gelir vergisi artan gelirle doğru orantılı artıyor. Ama dolaylı vergi yükü, gelir düzeyiyle ters orantılı hareket ediyor. Toplam vergi yükü ise tüm gelir düzeylerinde neredeyse aynı! Sonuç olarak, bir bordro mahkumu olarak kazandığım her 1 TL’nin 50 kuruşu devlete gidiyor. Maaş düzeyim artsa da bu olgu değişmiyor. Vergi giderimizi nasıl düşüreceğimizi ise bir sonraki yazıda inceledim.

Gelir düzeyine göre etkin öznel vergi yükü

Okuyucularıma Not

Pinti Değil Tutumluyum’a ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu bloğu ayakta tutabilmek ve masraflarını karşılayabilmek için bağlı linkler kullanmaya karar verdim. Eğer burada yazdıklarımın size bir değer kattığını düşünüyorsanız, aşağıdaki linklere tıklayarak bana destek olabilirsiniz.

Ya da doğrudan bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz: Buy Me a Coffee

Interactive Brokers ile 33 ülkede yer alan 135 piyasaya 23 farklı para birimi kullanarak erişebilirsiniz. Hisse senedi, tahvil, opsiyon, futures, FX ve fon işlemlerinizi çok düşük maliyetle yapabilirsiniz. Interactive Brokers hesabınıza para transferini Türkiye’de ki Türk Lirası hesabınızdan EFT yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Interactive Brokers hesabı açın.

8 thoughts on “Vergi: En Yüksek Gider Kalemi

    1. Teşekkür ederim Selçuk Bey güzel yorumunuz için. Beğendiğiniz yazıları paylaşmayı da unutmayın lütfen. Selamlar.

  1. Okudum okudukça sinirlendim.Bildiğim bir konu ama okuyunca insan yinede kızıyor.İnsanlarımızın kafasını başka yöne çekiyorlarki uyanmasınlar.

  2. Selamlar, farkındalık için teşekkürler. Atladığınız bir iki nokta var.
    1- Şirketler çalışanlara vergi verirken işveren olarak da ekstra vergi veriyor. Bunu hesaplamarınızda göremedim. pwc.com.tr gibi bir sitede netten brüte maaş ve verginizi listelerden “işveren maliyeti” seçeneğini açarak görebilirsiniz. Aslında bir çalışanın işveren maliyeti kabaca “net maaş x 2” olarak hesaplanır.
    2- Şirketler pek çok kalemi gider olarak gösterebiliyor ancak o parayı kişisel hesabınıza çıkartmak istediğiniz de (eğer ortaksanız mutlaka isterseniz :)) yine bir %15-%20 vergi daha ekstra vermeniz gerekiyor. Tabi totalde çalışana göre yine avantajlı durumdalar ancak inanın şirketlerin de çok daha fazla derdi tasası var. masanın iki tarafında da oturmuş birisi olarak söylüyorum bunu.

    1. Merhaba Ozay Bey,

      Türkiye’de şirket kurup, işletmenin zor olduğunu kabul ediyorum. Benim dikkat çekmek istediğim husus ülkenin vergi yükünün büyük bir kısmının dolaylı vergilerle bordro mahkumlarının sırtına yüklenmesiydi. Türkiye’de bugün çalışanların yarısının maaşı asgari ücret ve kurun son durumuna göre iki asgari ücretin toplamı 500 dolar etmiyor. Bu insanlar ve çocukları için mevcut dolaylı vergi sistemi yoksulluk ve sefaletin perçinlenmesi demek. Şirketlerde absürt vergi sisteminden payını düşeni alıyor. Ancak, büyük pay sahipleri için bu bir açlık ve sefalet meselesi değil. Sosyal refahı maksimize eden etkin bir vergi reformu gerekiyor. Ama ben 40 küsur yıldır Türkiye’de böyle bir çaba hiç görmedim. Bundan sonrada görme ihtimalim düşük. Yanılmış olmayı temenni ederim tabi. Selamlar.

  3. Yazının üzerinden yıllar geçmiş. Geldiğimiz noktada bütün vergi çeşitleri artış gösterdi. Vergiden kaçınmak daha da önem kazandı.

    Yazınıza bir fikir eklemek istedim. Vergini kurumlar yerine bordurolu üzerinde olduğu yazmışsınız. Teoride haklı olmakla birlikte pratikte tam olarak bu şekilde işlemiyor yada en azından bu şekilde hissedilmiyor. Devlet ve özel sektör çalışanları maaşlarını net olarak banka hesaplarını aldıklarından bilinçli bir azınlık hariç kimse alınan verginin büyüklüğünü anlamıyor. Teorikte çalışanı üzerinde olan vergi yükü kurumların üzerine kalıyor. Halbuki maaşlar brüt olarak ödense, çalışanlar ellerine geçen paranın neredeyse yarısını 15 gün sonra devlete vergi ve sigorta olarak ödese ülkede büyük bir değişim olur. Vergi bilinci artar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top