
Algıda seçicilik sanırım. Zam, pardon ‘güncelleme’ haberleri hemen dikkatimi çekiyor bugünlerde. Nasıl çekmesin? Yüksek enflasyon alım gücümüzü yiyip bitiriyor. Peki yüksek enflasyon neden kaynaklanıyor. Siyasetçilere sorsanız kendilerinden başka her şeyden… İktisat kitaplarına baktığımızda arz yönlü ve talep yönlü şoklar nedeniyle enflasyonun artabileceği yazıyor. Yani diyelim ham petrol fiyatı kısa sürede varili 50 Dolardan 200 Dolara fırladı. Ülke topraklarından ihtiyacınıza yeter ham petrol çıkmıyorsa ve çoğunu ithal ediyorsanız ulaşım maliyetleri katlanır. Tabi maliyet artışı tüm mal ve hizmetlere yansır. İşte size bir arz şoku örneği.
Peki ABD’de ya da Avrupa ülkelerinde neden bu şoklar bizim ülkedekine benzer sistematik yüksek enflasyona yol açmıyor? Pek çok sebep sayılabilir. Benim kanaatime göre ise esas neden siyasi tercih… Büyüme mi düşük enflasyon mu çelişkisinde siyasetçi genellikle büyümeyi tercih eder. Büyüme yoksa seçmen mutlu olmaz. Seçmen mutlu olmazsa ilk seçimde koltuk gider, saltanat biter. ‘Beka’ sorunu yani… Öte yandan yüksek enflasyon hastalığından çekmeye başlayan bir ekonomide kısa dönemde elde edilen büyüme de sürdürülebilir ve kalıcı olmaz. Ülke fakirlik girdabına balıklama dalar. Siyasetçiler ise genellikle ‘benden sonra tufan’ mantığıyla hareket eder. Yüksek enflasyonu sanki kontrol edilmesi mümkün değilmişçesine ‘canavarlaştırır’ ya da komplo teorileriyle izah eder. Velhasıl seçmen kitlesini bu açıklamalarla tatmin etmeye çalışır. Az gelişmiş ülkelerde bu masalların alıcısı da çok olur. Saltanat ve fakirlik ele ele hayat devam eder.
Güzel ülkem Türkiye’de maalesef böyle bir ülke. Popülizm denen illet bütün bünyeyi sarmış durumda. 90’lı yıllarda da böyleydi. Şimdi de böyle. Tasarruf ve yatırım yapma peşinde olanlar için bu arka plan bazı soruların yanıtlanmasını gerektiriyor. Enflasyonla nasıl başa çıkarım? Tasarruflarımın değerini nasıl korurum? Enflasyon karşısında ezilmeyecek getiriyi nasıl elde ederim? Bu soruları tek bir yazıda ele almanın imkanı yok tabi. Ama en önceliklisinden başlayalım: Hesabı TL ile mi yapmak lazım yoksa döviz ile mi? Dövizi de somutlaştıralım ABD Doları ya da kısaca dolar diyelim.
Üniversite eğitimim sırasında aldığım makroekonomi dersinde hocamız paranın iki fonksiyonu olduğunu söylemişti. Birincisi para değişim aracıdır. Ekmek, yoğurt ya da pil almak için markete gider ve parayı mal ile değiş tokuş ederiz. Paranın diğer bir işlevi de zaman içerisinde değer koruma aracı olmasıdır. Yani yağmurlu günler için tasarruf yaparız ve bu tasarrufu para biçiminde saklarız. Bununla birlikte, paranın bu ikinci işlevi yerine getirebilmesi için enflasyon oranının makul seviyede olması gereklidir. Enflasyon ise fiyatlar genel düzeyinde görülen yükseliştir. Yüksek enflasyonun var olması durumunda paranın alım gücü ve tasarruflarımız hızla erir. Yüksek enflasyona maruz kalan para birimi de kendisinden beklenen ikinci işlevi yerine getiremez. Nitekim TL’sında olan da budur. Özetle, TL’sı istikrarlı bir para birimi değildir. Ülkemizde bu yüzden tasarruf sahipleri döviz tevdiat hesaplarına rağbet etmekte, kadınlarımız yılların tecrübesiyle altına ilgi göstermektedir. Doğal olarak 30 – 40 yıllık bir zaman dilimi için tasarruf ve yatırım planlaması yapan bendenizin tercihi de daha istikrarlı bir para birimidir yani dolardır.
Aslında günümüzde dolaşımda olan paralar fiat currency‘dir. Altın olarak bir karşılıkları yoktur ve değerlerini bu parayı çıkaran devleti yönetenlerin yani Hükümetlerin kredibilitesi, alım gücünü koruma sözleri belirler. Devletler merkez bankaları aracılığıyla bu kağıt paraları bir kaç bilgisayar tuşuna basarak sınırsızca basabilir. Paranın miktar teorisine göre paranın dolaşım hızı sabit iken ekonomide ki üretim artışından daha fazla para basılması durumunda uzun dönemde enflasyon ortaya çıkar. Bununla birlikte karşılıksız para basımı, kısa vadede ekonomik faaliyeti canlandırır ve halkın gözünü boyar. Ekonomi literatüründe bu duruma para ilüzyonu denir. Popülist siyasetçiler için bulunmaz bir nimettir… Diyeceksiniz ki Dolarda kağıt para. Aynı risk Dolar içinde geçerli. Doğru ama eksik bir ifade. Doları basan devlet gelişmiş, demokratik bir hukuk devleti. Devletin gücü yasama, yargı ve yürütme arasında daha dengeli dağıtılmış durumda. Kurumları ve bürokrasisi nitelikli ve güçlü. Popülist bir ABD Başkanının FED üzerinde tam kontrol sağlaması güç bir iş. Tabi Trump örneğinden görüldüğü gibi ABD bile popülizmden bağışık değil. İşte bu nedenle portföyde uzun dönemde ciddi bir miktar altın tutmak bu riski bertaraf etmek için iyi bir fikir olabilir. Eğer şu veya bu sebeple ABD’de politika faizleri düşer ve dolar arzı aşırı artarsa altının (ve diğer değerli metallerin) dolar cinsinden değeri hızla artar.
Makul bir enflasyon yaratmak aslında Hükümetlerin işine gelir. Enflasyon yaratarak borçlarınızı reel olarak azaltabilirsiniz. Örneğin, Hükümet tahvil çıkararak Hazineye borç para toplar. T. C. Hazinesi’nin çıkardığı TL cinsinden tahvilleri alan yatırımcı ise vade sonuna kadar faiz gelirinin enflasyonun üstünde kalacağı beklentisiyle (ve Hükümetin enflasyon ile mücadele edeceğine inanarak) hareket eder. Olmaz ama, diyelim ki popülist bir Hükümet çıkarılan tahvillerin faiz ve ana paralarını giderek artan oran para basarak ödedi. Enflasyona yol açan bu politika nedeniyle TL’nin değeri zaman içerisinde düştü. Ancak tahvil sahibinin TL cinsi faiz getirisi aynı kaldı. Böylece Hükümet reel anlamda borçlarını azaltırken, yatırımcı açısından enflasyon bir nevi gizli vergi işlevi gösterdi. TL cinsinden maaş alan, TL varlıklar tutan herkes enflasyon vergisi öder bir anlamda. Bizim gibi ülkelerde popülizm bol devlet harcaması ve bütçe açığı anlamına gelir. Kamu harcamalarını kısmak yada vergileri doğrudan artırmak seçmen kaybına yol açarak saltanatın son bulması riskine yol açabilir. Dolayısıyla bu açığı finanse etmek amacıyla para basma ve ekonomiyi sürekli potansiyelinin üzerinde büyütme isteği (= bütçe açığı) enflasyonla sonuçlanır.
Enflasyon; Türkiye gibi popülist siyasetin egemen olduğu, kurum ve kuralların zayıf olduğu, güçler ayrılığının olmadığı (yani demokrasinin en temel gereğinin) bir ülkede tasarruf sahibi ve yatırımcı açısından en büyük risktir. Hele ki yatırım ufkunuz uzun vadeyse… Bu nedenle, esnaf, iş adamları, müteahhitler ve hatta devletin bizatihi kendisi hesap kitabını dolarla yapar. Bakın yol, köprü ve hastahane sözleşmelerine. Hepsi dolarla. Bu durumda TL cinsinden kuru maaşa talim eden bir çalışan olarak kendi alın terimizi, çoluğumuzun çocuğumuzun rızkını korumak için bizde hesap kitabı daha istikrarlı bir para birimiyle yapmamız doğru ve meşrudur diye düşünüyorum.
Okuyucularıma Not
Pinti Değil Tutumluyum’a ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Bu bloğu ayakta tutabilmek ve masraflarını karşılayabilmek için bağlı linkler kullanmaya karar verdim. Eğer burada yazdıklarımın size bir değer kattığını düşünüyorsanız, aşağıdaki linklere tıklayarak bana destek olabilirsiniz.
Ya da doğrudan bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz: Buy Me a Coffee
Interactive Brokers ile 33 ülkede yer alan 135 piyasaya 23 farklı para birimi kullanarak erişebilirsiniz. Hisse senedi, tahvil, opsiyon, futures, FX ve fon işlemlerinizi çok düşük maliyetle yapabilirsiniz. Interactive Brokers hesabınıza para transferini Türkiye’de ki Türk Lirası hesabınızdan EFT yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Interactive Brokers hesabı açın.
Oldukça akıcı yazmışsınız, yazılarınızı takip edeceğim.